KİLİT VURDUM KALBİME
Yıllar önce kırık bir yeminle
kapattım kalbimin kapısını kimselere açmadım senden önce... Ne rüzgarlar, ne fırtınalar dayandı kapıma, inat ettim açmadım... Koca, koca kilitler vurdum, arkadan sürgüledim iyice, hiç kimse giremesin diye... Kızgın yıldırımlar düşürdüler üzerime, yıldırımları yaktımda, kapımı açmadım... Sonra sen geldin, kapıma dayandın ben yine hırçındım, yine inatçı... Ama nerden bilebilirdimki, benden daha inatçı çıkacağını... Sen güneşi getirdin avuçlarında, ben yağmur oldum inadına... Ama sen yılmadın, güneşi göğsüne sakladın bense bütün hırçınlığıma rağmen, güneşi ıslatamadım... Yağmur dindiğinde sen, göğsünden güneşi çıkardın, bana uzattın ve gülümsedin... Avuçlarını açtığında şaşırdım çünkü, rengarenk bir gökkuşağı, gözlerimi kamaştırmıştı... Unutmuşum işte, yağmurdan sonra güneşle beraber gökkuşağı çıktığını... Ve ben gökkuşağı çıkınca anladım, fırtınalardan ne kadar usandığımı... Sen güneşinle, gökkuşağınla erittin, kırdın bütün kilitleri hoyratça değil, usulca girdin yüreğime oysa ben kalbime girmene izin vermemiştim... Aslında sen izin bile istemedinki bunun için sana kızmam gerekirdi, kızamadım... Ben bile kendime şaşırdım bütün hırçınlığımı, inadımı yok etmiştin sanki nasıl olduğunu bir türlü anlayamadım sonra aşkı hatırladım, ve anladım... Hemen kapıları kapadım, ve duvarlar ördüm ardı ardına... Şimdi yine kilitli kalbim, yine kilitli kapılarım ama üzülme artık yüreğimde sen varsın... |