Aşkın Kırılma İndisine zaman yağmur yağsa hafifçe su keserdi yüzünü saçların da yağmuru tam ortasından ayırdığın gibi sana ait ıslanmaları hatırlıyorum hep buğulu temmuz güneşinde bile seninle bağlacım su benim su içişin elinde gezdirdiğin pet şişe banyo sonrası sudan çıkmış balıklığın ve damlalar altındaki kadınlığın denizdeki fotoğrafların duvarındaki deniz kabukları akvaryumunda ölen mor balıklar göz yaşların hep su içinde kendime anlattığım hikayeler hikayelerimin içinde de sen su içinde ne çok gülümseme var değil mi senin papatya olduğun benim hiçliğe susadığım sarıldığında aramızdan su sızmayan zamanlar suyun ömrü aktığı kadar sevgi susadığı kadar var göller bu yüzden kururlar bunu sana hiç söylemedim biliyorum bir gün gidecektin gittin gidince daha iyi öğrendim yalnızlığı sular seller gibi öğrendim kuraklığı gördüm ki şimdi suya yazı yazmak anlamsızmış benim kırılma indisim sudan fazlaymış |