EMPERYAL KAHVESİ VEYA YAŞADIKÇA GÖRECEKSİN
Emperyal Kahvesi’nde çantamı unuttum
içinde birkaç şiirim çakım çakmağım camel sigaram deniz kokum vardı Emperyal Kahvesi yokluğuma tanık aslında Emperyal Kahvesi yoktu ben de yoktum Bahçesinde oturdum fıskıyeli havuzunu seyrettim garson gazeteleri getirdi suya boca ettim sahibi geldi bu gazeteler neden burda dedi, Emperyal Kahvesi’nde ben yoktum sahibide yoktu zaten Gözüme güneş gözlüğüm battı mahallenin kedisi paçama bastı Emperyal Kahvesi soğuktu ertesi gün ben gazlı sobamı getirdim Emperyal Kahvesi yoktu aslında ben de yoktum Emperyal Kahvesi ayakta uyuyanların mekanı orda yanlızlar barınamaz garsonları papyon takar seni blue jean’le içeri almaz o gün üstümde takım elbise gibi blue jeanım yoktu ve yumurta topuk ayakkabılarım karnımda toktu çay içmeye gittim ne anladın dedi kapıdaki dilenci bana da anlat Emperyal Kahvesi yoktu ne de kapıda dilenci Emperyal Kahvesi ayrlanların kadeh sesi yüzüm alıştı karanlığa beni alıp İstasyon’a götürdü Gebze Garı’nda öylesine baktım boyumdan büyük ağaçlara sinemaya gittim o gün hayatımdan bıktım Emperyal Kahvesi diye bir yer yoktuama ben eminim kuzeye bakan kapısından dilenciye 50 kuruş vererek ağzımda sönmüş cıgaram çıktım bir daha gitmedim zaten Emperyal Kahvesi yoktu ben de yoktum. CENGİZ ZORLUOĞLU |