TURİST HİKAYESİ
Bir kız bulurda Belçika’da kalırım gayesiyle
Yola çıktım abimin pasaportu sayesiyle. Gençlere örnek olmaktır tek maksadım. Sizi baş başa bırakıyorum turist hikayesiyle. Kanunsuz yollarla soluğu Belçika’da aldım. Yengem “otel mi burası” dedi, sokakta kaldım. Allah’a hoş varsın, günahımı biliyorum ben. Kız babaları görsün diye, camide namaz kıldım. İş bulamadım; mesleksizdim, niteliksizdim. Eş de bulamadım, küpesizdim, beliksizdim. Tıka basa karnımı doyurmak bir tarafa. Günlerce çay bile içemedim, meteliksizdim. Kızların okul çıkış saatlerini iyi bilirdim. Sırasıyla her okulun önünde dikilirdim. Nerde bir polis görsem, sanki katilim! Azrail görmüş gibi panikler, irkilirdim. İşçi olanlar, turiste biraz tuhaf bakarlar. Ne konuşur, ne okey karesine sokarlar. Aman bir faydam dokunur diye korkarak. Tavşan boku gibi ne yapışırlar ne kokarlar. Bodrumlarda yatmaktan kaldı bu öksürük. Ne dostlar, akrabalar gördüm; çürük mü çürük. Borç isterim diye selam vermeyenleri, Düşündükçe boğazıma düğümlenir tükürük. Dört yıllık turistliğe kırk yılımı sığdırdılar. Koskoca aslanı bir tek fareye boğdurdular. Hiç ummadığım bir yakınım tarafından. Şikayet edildim, Belçika’dan kovdurdular. Köye döner dönmez, aldım bir yörük kızı. Babadan kalma tarlaya, ekin ektim iki cızı. Allah bağışlasın, iki tane de oğlum var. Oğlanın biri koyun güdüyor diğeri kuzu. İşini sağlama almadıkça, gitme hiç bir yere. Erişemediğimden murdar demiyorum ciğere. Kabakçı der, “kabak başınıza patlamasın gençler” Bu şiiri okuyun on kere, yüz kere, bin kere. HAKİKİ KABAKÇI |