ÇANAKKALE
İkibin üç yılının onyedi mayıs günü,
Akşam namazdan sonra, çıkalım dedik yola. Yolculuğa başladık Yeni Cami ardından, Çanakkale’ye vardık saat yedi olmadan. İskelede dizildik sıra sıra araba, Sayılarak yüklendik arabalı vapura. Otuz dakika sonra vardık Eceabat’a, Hüseyin Bozalan bey oldu gurup rehberi. Tatlı tatlı anlattı gezdiğimiz yerleri, Belleklere nakşetti muhteşem eserleri. Bigalı Köyü’ndeki muhtar emminin evi, Ağırlamış günlerce Mustafa adlı devi. Gördük orada bütün eşyasıyla resmini, Savaştan sonra duydu bütün dünya ismini Şimdi bir müze olmuş, adı Atatürk Evi, Ziyaret eden görür sadelikte zirveyi. Çıktık sonra oradan gittik bir bir görmeye, Zirvedeki anıtı gönlümüze dikmeye. Mehmetçiğe saygıyı gördük tunç bir eserde, Gözlerimiz yaşardı merhamet var ya serde. Düşmanına gözyaşı reva görmez siperde, Ölmez de sağ kalırsa el uzatır her yerde. Feryat ediyor Anzak, belli derin yarası , Lâkin aman vermiyor, harbin yok hiç durası. Mehmedim çekinmeden uçuşan mermilerden, Beyaz mendil çıkarıp fırladı hem siperden. Kucakladı şefkatle, düşmanını bir anda, Vardı karşı sipere, teslim etti son canda. Sonra döndü geriye, siperine sığındı, Bir can kurtardı amma, şehadeti yakındı. Nice yiğitler gördü bu daracık siperler, O cengâver Mehmetler, ölüme gülümserler. Ölüm değil onlara bu siperlerden gelen, Cennetin kapısından Resûl’dür davet veren. Bir Yahya Çavuş var ki dillere destan olmuş, Seddülbahir köyü’nde sanki tek yiğit oymuş. Tam beş manga eriyle karşı koymuş düşmana, Üç alayı durdurmuş sabahtan tâ akşama. Şehît olmuş altmışı, bu amansız kavgada, Bunun emsali yoktur sorulsa tüm cihanda. Yaralı iki erle, yürüyüp Yahya Çavuş, Geri hatta bildirdi , hedef buldu bu vuruş. Sonra yere yığıldı dudağında şahadet, Çok arzu etmiş idi nasîb oldu şehadet. Ardından erleri de takip ettiler O’nu, Şehitlik değil miydi rütbelerin en sonu? Savunduğu cepheyi, kaptırmadı düşmana, Altmış iki yiğitle kavuştu bak Rahmân’a. Ne Mehmetler, Aliler uzanmış adım başı, Kuvvetiyle ün salmış Koca Seyyit Onbaşı. Kaldırmış da mermiyi okkasını sormadan, Sürmüş topun ağzına kuvvet vermiş Yaradan. İkiyüz on beş okka çeker imiş mermisi, Olsun ağam ne çıkar, Seyyit “Vatan Delisi”. Sonra Bismillâh deyip ateşlemiş fitili, Bacasından isabet almış düşman gemisi. Bulmuş deniz dibini kumandan ve eriyle, Kalanlar geri kaçmış korkunun eseriyle. Çıkartma yapacaktı düşman gene geceden, Şamandıra salmıştı kıyılara önceden. İşareti görmüştü şanlı Türk denizcisi, Hemen tedbiri aldı Nusret Mayın Gemisi. Peygamberim buyurdu :”haktır savaşta hile .” Şamandıralar kaydı biraz farklı sahile. Yirmialtı mayınla tuzakladı denizi, Vatan savunması bu, lâf-ı güzaf gerisi. Tan yeri ağarmadan sıralandı gemiler, Sahile borda edip indirilecekti erler. Ne olduysa o anda deniz kabardı birden, Mayınlar gümbürdedi gemi vuruldu dipten. Evde yapılan hesap uymamıştı çarşıya, Güya av yapacaktı düşman çıkıp karşıya. Arıburnu yarları bir başka âlem sanki, Her karışı kan kokar,güle benzer inan ki. Şehîdimin kanından dereler dolu çağlar, Gökten melekler inmiş Mehmetçiğime ağlar. Resûlullah buyurdu: “Yalan söyleme sakın”, “Lâkin savaş hiledir, hileyi haklı yapın.” Arıburnu önünde düşman karaya çıkar, Yarlara kadar varıp sonra denize akar. İkiyüzbeşbin asker koydu İngiliz burda, Hedefi İstanbul idi, kaldı kendisi darda. Lâkin yüce milletim vermeseydi bu yolda Gencecik evlâdını Anafarta koyunda. Bugün başka olurdu, Anadolu’m, Rumeli’m, Elden çıkar mı idi Musul, Kerkük, Türkeli’m? Her ne ise kardaşlar, biz gelelim bu güne, Şehitler Âbidesi , mim koyduruyor düne. Sakın unutmayasın düşmanını dostunu, Gaflet edip uyursan deldirirsin postunu. Devletler camiası, dostluğu hiç tanımaz, Menfaati uğrunda sen ölürken aldırmaz. Onun için Türk Oğlu, kendini sen iyi bil, Sana Türk’ten başkası dost değildir bunu bil. Mustafa Kütükcü’yüm cepheleri hep gezdim, Kanlısırt’tan Morto’dan aldığım dersi yazdım. Karadere dibinde şehidimin kanı var, Hüseyin Avni Bey’in bir “Fatiha” hakkı var. Dilerim ki sizler de gezerseniz bu yerde, Bir fatiha gönderin şehitlere seherde. Kilitbahir Kalesi boğazda bir nöbetçi, Gece gündüz uyumaz; yorgunluk mu, o ne ki? Fazla söze ne hâcet, şehit dolu bu yerler, Her on sekiz mart günü bizden fatiha bekler. Mustafa KÜTÜKCÜ 18 Mayıs 2003 Eceabat / Çanakkale |
niye verdik her evden bir şehit yatar orda,
şühedalar nöbette bayrağı tutar orda.
salibin üstümüze kaçıncı gelişi bu,
Hilalin zaferlerle göğe yükselişi bu,
ortaya yürek konmuş can konmuş vatan diye,
inmesin bayrak diye susmasın ezan diye.
çanakkale tarihini sizden okuyunca dayanamadım, çanakkale şiirimden bir kaç beyit yazıverdim bağışlayın