Atlası Yırtılan Ezgiler
Atlası Yırtılan Ezgiler
Su makamı ana ezginle getirdin dokuz turunçlu yoldan Devine devine büyüttüğün hayat balını ruhunla yoğurdun Gurbet denizi oğlun sana karışınca akardı yüreğin. Aymaz ezgisi yüreğine denk düşmeyen postçocuklar Bu bayram da gelmedi! .. Zamanı çizdi tik taklar Kız tadında sarılamadı, düşleri döküldü; hüzün Yüzü demlerken, eskidi ılgım ılgım vuran güneşle ömür… Melül melül yol süzmüştü el ayası yürek Oğlunu, bir de yağmuru sevmişti..! Ay’ın gölgesi düştü gözlerine, tutuldu yürek! ! .. Düşlerini tepeleyen ıslığı ay yamaçlı Kimsesizlerin kimsesi, alnın duvardan düşse Hıçkırıkların tepinir, depreşir sesin Kucaklar lavanta kokulu, kuş yuvası anne elleri Sokak lambası gibi ışır gözlerin Akıl çanağı imge aynan, sesini sesine yasladığının annen Acıyan yerin, sana bulut gibi yaklaşır. Kuş kanadı gibi çarpa çarpa yaşayan üzüm gözlü Iraklı ananın yaralı dalına konmuş ucuz ölüm, savaş Vur kaç oyunu, evrile devrile öğreniyorlar hayatı Üç oğul, bir kocaya ağıt yakan Arap bülbülü İnim inim yırtılan çığlığa hüzün bağlanmış, kimi ölse Elleri ağlıyor artık..! Vahşi batı, canın kaç kurşun İster der gibi! ? .. Geceyi ağlattı Felluce katliamı... Atlası yırtılan ezgiler ığıl ığıl. Ali Akdemir 26. 02. 2007 |
duyarlılığınızdan dolayı kutlarım.