çekip gitmeli eyyam
bir eylülü daha terk ettim çoktan
dünlerin alev rengi kucağına belki bu son eylüldü yaşadığım belki de onlarca eylül daha yaşayacağım sesimi duymayacak hiç kimse bir ihtimal ben hep sessizce ağlayacağım başkaları ilkyazları kutlarken gözyaşlarım dökülecek göğe yeryüzü hasretle bekleyecek geri dönüşünü onların matemli bir sonbaharda ağaçlar unutsalar da kalbimi yakan kederi kavuşacak hasretliler o son buluşmalara bütün kuşlar uyuyacak ben bu gece yine hiç uyumayacağım tebessümüyle sabrını beyan edecek yüzünün kıvrımları tahammülüyle isyanımı gömecek gözlerim geleceğin buz gibi toprağına sabah yeni uyanıyormuş gibi davranmak selam vermek demektir ezelden miras kalan bir aşinaya belki de iki satır kelam etmek olsa gerek kainata kayıp şafaklara bırakmalıyız yola çıkmadan önce yürekte beliren kırılgan ürkek telaşlı hali sıkıntısı yolculuğun mekik dokumalı zihninde her seyyahın öyle bir limana demir atmış ki ömrümüzün gemisi burada yalnızca bize geçer hükmü zamanın bir tomurcuğun açarken çıkardığı sesle dinlenmeli suda oyun oynayan yakamozlar bütün gece süren maceralarından arınarak çekip gitmeli eyyam akıbeti sır olan bir yerlere |