Saat Kaç ?
akşam üstüydü
evet akşam üstü yorgunluğuma inat dışarı attım yüreğimi yürüdüm, yürüdüm öylece sokak lambalarının eşgalime gölge düşürmesine aldırış bile etmeden... Gökte ay ve belirli belirsiz bir kaç yıldız eşlik ediyor... sonra bir ses büyüdü adımlarımla bir ses mahallenin susuşluğuna inat tik tak tik tak... durdurdum sonra bir dokunuşla, durdurdum sanki bütün akıntıları... ve ne kadar da kolaymış meğer bir saati durdurmak öylece ? ama hala tükenmekte bir şeyler hisediyorum evet, hisediyorum... Derken göz göze geliyoruz tasmasız sert bakışlı bir dört ayakla göz göze... ve birden bire bi korku sarıyor her yanımı ben bu manzarayı daha öncede yaşadım çünkü... daha önce de... ta çocukluğumdan kalan bir hatıradır,ve taşırım hala ister istemez baldırımda... Aramızda iki üç adımlık bi mesafe ve geçmek zorunda adımlarım bu sokaktan geçmek... ama, gözlerinden uzak tutuyorum korkumu ele verecek diye gözlerim. ve istemeden de olsa kapanıyor gecenin bir vakti... bir adım iki adım tam üçüncüyü atarken neyse ki benden önce topukladı hayvan yoksa o an çocukluğum hiç gitmeyecekti belleğimden hadi neyse bu sefer ucuz yırtık... Ne iyi yaptım da durdurmakla zamanı ikide bir kolumu yoklamaktan usanmıştım zaten in, cin ve birde ben top koşturuyoruz gecenin bi yarısı ya sonrası sonrasının iyilik güzellik olmayacağı kesin gibi Gözlerimi avuşturuyorum sonra gözlerimi, güneşin ilk öpüşüyle... banktan aşağı sarkan ayağımı yalayan tasmasızı saymasak birde... saat kaç ? sekiz hayır sabah sekiz ? kahretsin bu sefer kesin kovuldum... çünkü daha önceki günde durdurmuştum zamanı dün akşam olduğu gibi... belki bilmezsiniz ama, saat sekizden önce de iş başı yapıyor fabrikalar. Ağustos 2010 Malazgirt’li |
saygılar
KADER OYUNCUSU(+5)