Gidişine çelme takamadım, durup belki biraz daha kalırsın diye….
Gidişine çelme takamadım, durup belki biraz daha kalırsın diye….
Sen, hâlâ beni hatırlıyorsun değil mi? kim bilir, hangi rüyanda asılı kaldım... gözlerine dokunduğum günler geldi aklıma bu sabah uyuyup ta bir türlü uyanamadığım senli düşlerimi topladığım yıldızlar takıldı düşüncelerime gözyaşı sandığımda sakladığım nice acıların geldi kondu ruhuma sabah güne geceyi dolarken ağladım hıçkıra hıçkıra yalanı olmayan ağlamaktı bu yeryüzünde tek yalnızlığımın feryadıydı bir zamanlar nasılda çoğulduk bu hayatta gökyüzü dopdolu bir yaşam maviliği ile bakarken yeryüzü ise renkli bir şefkatle sarardı bizi alışmıştık senli hayata öylesine ki seni unutmuştuk iliklerimizde sonra, yavaş yavaş kuruduk bizden gidişine aldırmadık sorumsuzca sana annece gözlerle bakamadık sevgilerimizi anlatırken yalan söyledik ve gerçekler çocuklarıma kurşun yağdırdılar duyarsızca... ağladım, hıçkıra hıçkıra tüm insanlar kaçtılar birbirlerinden nefret ruhumuz oldu seni yalnızlığa mahkum ettik şizofren bir satranç oyununda bulduk kendimizi yenilen bizdik hayat, dünya bohçasını sırtına alıp insanlığı terk ederken yalın ayaklı çocuklar gibi ağladım kâinatın içinde yok oluşun(m)a bir hülyanın gölgesine sığıntı gibi yanaşmışlığım ondandır sabaha asılı duran milyon yıllık bir element nereye gideceğini bilmeyen bir varlığım sonsuzluk biletimi de kaybettim pişmanlıkla, af dileyerek yazıyorum bu son mektubu sana mahvolmuş özgürlük kalemimle düğümlenmiş hıçkırıklarımı sensizliğe savuruyorum ağlayarak artık hürsün sur’a üfleye bilirsin ey dünya… ey İsrafil…. 25-08-2010 02:45 Çocuk düşleri fon müziği eşliğinde…. Çok geç kalmadan dünyamızı keşke kurtara bilsek. Umut kendimizdir.İnsan olmamızdır.Savaşların ve hırsların kurbanı çocuklarıma çok acıyorum. Resim : evimin balkonundan çektiğim içi dışı betonlaşmış halimiz....Yok etme hırsımız... |