Karınca Sabahı
“Heh, şu yaprak da aşılsın, yuvadayım”
Dediydi o sabah, üçüncü seferini tamamlayacak henüz Dile kolay; Üç koca gidiş ve üç koca dönüş, küçük küçücük bir saatte Karanlık çökmüş ansızın Durmak olmaz, yürüyüşe devam Emanet bu sefer sineğin kanadı; bir çift Güneşi kapayan da hammır marka Gök kubbe kafasına bindi saniyeden de az bir dilimde Ne yük kaldı, ne de toprak Uykuya, uykuya dalıyordu antenlerini çaresizce oynatarak. Yitiyordu emekçi… Düşündü Düşündü ki, ne olacaktı acep; Topraktaki komünün, Komünün toprağının hali Güneş yanıklarımla zaman durmuş, Seslendim ona dağ başındaki atölyemden Bir garip kadar garip halde: Sen vardın dedim, sade sen… Tanrı kusarken gazabını Denizden toprağı yükseltebilen Haklısın, emek gözünün nurudur. Fakat korkma Uykuların, kaçmasın küçük dostum yeter! Geceleri kabuslardan uyanma artık terli terli Zira emeğinle yükselmiş bu toprak, Yine emeğin dünyasında yükselecek! |
Tebrikler...
Saygımla...