giyotin yüklü gözlerine direnmek
yatağını yitirmiş bir (n)şehrin iki ucundan birindeyim
üç vakittir tepemde gönülsüz akbabalar rüzgâr hırsla açarken, kabir üstü sardunyanın bembeyaz duvağını ben; bir yaşıma daha girdim I babam balıkçıydı benim bu yüzdendir ellerimin yosun kokuşu iyi bilirim dolaşmış ağ nasıl çözülür akranlarım fırıldak döndürürken iskelede ikinci el radyomda batı müziği dinlerdim gözlerim, boynunu parka doğru eğmiş her hangi bir kaldırım çiçeğini okşarken II yatağını yitirmiş bir şehrin iki ucundan birindeyim general duruşlu ağaçlara salıncaklar kuruyorum annelerini çarşıya gitti sanan yetimler sallansın diye onların ayakları; frenidir hassas eşya taşıyan tır misali kalbimin III kendi kendime konuşmaya başladığım yıllarda sevdim seni balkona astığın yüz havlusunu izlerdim uzaktan yatmadan önce okuduğum her kitabın kahramanın adı tarafımdan değiştirilirdi adınla inandıramadım bir türlü şu kalbimi aşkın deneyimli bir hırsız olduğuna inandıramadım ve en değerli şeylerim onda bugün vaktimin çoğunu ise giyotin yüklü gözlerine direnmek aldı bu yüzden en çok onlardan alacaklıyım sevgilim; evimin, evinin omzuna yaslanışı başımın göğsüne yaslanışından daha uzun sürdü sonraları onlar da ayrıldılar ben gönülsüz akbabalara yem olurken general duruşlu ağaçların altında ......... şimdi; yosun kokulu ellerimde çözülmeyi bekleyen ağlar ikinci el radyom uzun hikâye..... IV sevgilim; ben yaşamı savundum tüm ömrümce hep ölümü severken ölürcesine açık duran pencereden sinsice giren bir serçenin kediyi gördüğü an ki telaşıydı ölümü aşkının bahse girerim ben daha güzel ölürdüm ( gri gölge ) Filiz Yüksel 2010 |