SENİ
Bilirim suskunluk yorar seni, belki de boğar
Issız ormanlar gibidir duvarlarım Çalıntı bir gökkuşağı olurum; Gülün bülbülle aşkını izlerim, aklıma çıkmayan sen gelirsin Sonra bembeyaz kesilir heryer; Saflığından mı? Temizliğinden mi? Kefenimden mi? Bilemem... Gözlerime sis düşer, aklıma sen Sislerim çağlar; Seninle içilen bir bardak çay, mis kokulu Bir fincan kahve olur Her yudumda SEN olurum, saklı kalırım Yüreğin en derin yerinde sakla beni; Yüz etme, dil etme kimselere... Elele bulut olur semaya yükseliriz, yeryüzüne yağmur olur Dilsiz gönüllere yağarız Yağarız değil mi ? Ey gökyüzü; Sevdiğim boğulmasın! Saklı yarimle gizle, barındır bizi... "Söylediğimiz kadar değil, hissettiğimiz kadar severiz" Diyordu bir kitapta; Seni En büyük sessizliğimde Küçücük yüreğimde Gözlerimin tanyeri olduğu her vakitte Erimiş buzullarda Dört mevsimde nev baharda Hiç bilmediğin duymadığın kadar Kulakların duymadığı cümlelerimi Yüreğin duyar, yüreğime değdirdiğinde Yüreğinin yüreğime dokunduğunda ; "Ömrümce adım adım" diyecek kadar "Benzemez kimse sana" yürek telimde çalacak kadar Seviyorum |