Gönül dil-i hal, sükut etmiş melaldir!Belki hiç şahit olmadın Karanlığın loş edasında nefeslenir ve sessizce adımlardım Kaçardım, firar etmiş bir mashkum misali nazarlardan Korkardım, yüreğimin yara almasından ve kararmasından Oysa bir çift sözüm vardı Zindanlarda geçirdiğim günlerin acısına ve vurgun yemiş bakir duygularımla Zanlıydım, sadece nefsi müdafa eden bir soluktum, hiç anlaşılmadım Zemherinin ortasında, yıkılmış duvarlar arasında, ayaz içimi sızlatınca bakardım uzaklara Yıllara sari bekleyen umutlarım vardı Henüz gençlik yıllarımdı, mefkurem için azimet en muteberli azıktı, sabır illaki yanımdaydı Kanaat nereye kadardı, hangi umdeler ve ilkeler için yapılacaktı, akıldaneler ne kadar alıktı Siyasiler, vesayet için nesilleri katledenler, olağanüstühalller, sıkıyönetimler elan salgındı En masum kitaplarım dahi saklanırdı Polis dinlemeden kelepçe takardı, onlar içinde dernekler ayrıştıran bir odaktı, kan akardı Ne söyledimse dinlemediler, nezarethaneye attılar, ne yemek ve ne de su verdiler, attılar Leş gibi kokan bir odada, nasıl aldırmadan duruyorlarsa, mahkum olmadık ya aldırmadılar Ah hapisane yıllarım, içimi sızlatan acılarım Bir suçum olsa hayıflanırım, hak ettim demek ki diye yüreğimi ayıklarım,kime anlatırım En garibime giden, hakimi temaşa ederken, hiç sual etmeden el işaretiyle yol vermiş sanırım Görevli Polisler evinize gideceğiz, yatak ve yorgan alacağız dediler, artık hiç aldırmadım Hak ve hukun adına neler katlediliyor anlamıştım İmtiyazlı nefesleri gördükçe, her naneyi işledikleri halde alenen perdelenen sahneleri andım Şöyle bir içimi çekerek hayıflandım, ya sabır diyerek kalbimin sahibine umutdumu bağladım Yeter artık, vesayet telakkiniz ve temayül maslahatınız dedim ve yüreğin sesini dinleyerek Elbette ki “evet” diyeceğimi kimseden gizlemedim ve alenen niyetimi sizlere belli ettim Mustafa CİLASUN |