BANA DOKUN OKŞA SAÇLARIMDAN ANNE...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın SOSYALİZM NEDİR.
Sosyalizme inananlar, üretim araçları üzerindeki özel mülkiyetin kamu mülkiyetine geçmesi ile tüm sorunların çözümleneceğini iddia etmiyorlar. Sosyalizm, ne şeytanları meleğe dönüştürecek, ne de cenneti yeryüzüne indirecektir. iddia edilen şey, sosyalizmin kapitalizmin büyük kötülüklerine çare bulacağı, sömürüyü, sefaleti, güvensizliği, savaşı ortadan kaldıracağı ve insanlar için daha büyük bir refah ve mutluluğun kapılarını açacağıdır. Sosyalizm, kapitalizmin yırtıklarınını yamanarak düzeltilmesi değildir. Sosyalizm, devrimci bir değişme, toplumun büsbütün farklı bir çizgide yeniden kurulması demektir. Bireysel kar için bireysel çaba yerine, ortaklaşa yarar için ortaklaşa çaba olacaktır. Kumaş, para kazanmak için değil, insanlara giysi sağlamak için yapılacaktır, bütün öteki mallar da öyle. Kullanım için yapılacak planlı üretimin, herkese, her zaman iş sağlayacağı bilinmesi ile, insanların içindeki ekonomik depresyon, işsizlik, yoksulluk ve güvensizlik duygusu kaybolacak, bunun yerini beşikten mezara kadar ekonomik güvenlik duygusu alacaktır. Kar peşinde koşanların, fazla mallarını satabilecek ve fazla sermayelerini yatırabilecek dış pazar avcılığından doğan emperyalist savaşlar son bulacaktır, çünkü artık ne fazla mal ne de fazla sermaye olacak, ne de gözünü kar hırsı bürmüş sermayeciler. gerçi ben "dış" kelimesine tamamen karşıyım zaten. Dünyada ülkelerden değil de tek bir ülkeden bahsetmek gerektiğine inanıyorum. Üretim araçları özel ellerde olmadığı için toplum, artık işverenler ve işçiler diye sınıflara bölünmeyecektir. bir insan başkasını sömürmeyecek, onun emeğinden kar sağlamayacaktır. Kısacası, ülke bir avuç insanın malı olmaktan çıkacak ve bütün halkın malı olacaktır ve %100 halk tarafından yönetilecektir. Şimdiye kadar Sosyalizmin ancak bir yanını, ülkenin halkın malı oluşunu yani üretim araçlarının kamunun mülkiyetinde bulunmasını ele aldık. Şimdi tanımın ikinci kısmına gelelim; ülkenin yada üretim araçlarının "halk yararına halk tarafından yönetilmesi" kısmına. bu nasıl başarılacaktır. Bu sorunun karşılığı, merkezi planlama iledir. Üretim araçlarının kamu mülkiyetinde olması, sosyalizmin nasıl bir temel özelliği ise merkezi planlama da öyledir. Bütün ülke için merkezi planlamanın güç bir iş olduğu besbellidir. Bu, o denli güç bir iştir ki, kapitalist ülkelerdeki pek çok kimse [özellikle üretim araçlarını ellerinde bulunduranlar ve kapitalizmi mümkün olan düzenlerin en iyisi sayanlar] bu merkezi planlamanın yürümeyeceğinden çok emindirler. Onlara göre, "bir avuç insan, bütün halkın faaliyetlerini başarılı bir biçimde planlamak, yönetmek ve hızlandırmak için gerekli bilgiye, görüş gücüne ve kavrayışa sahip olamaz.."
Bana dokun,
Okşa saçlarımdan anne... Buna çok ihtiyacım var inan... Hani çocukken yatağıma süt getirirdin ya Yine yap anne Bana bir süt ısıt Isınsın buz kesmiş yüreğim Donuyorum... Ben hiç ısınmadım ki... Tut ellerimden anne, Minicikmiş gibi hisset Öp onları bebekliğimdeki gibi Bana masallar anlat Uyut beni dizlerinde, Ninniler söyle anne... Büyüklerin söylediklerinden olmasın... Sadece senin masallarına inanırım Sadece sana annem... Ben hiç büyümedim ki... Çocukken sümüklü çocukların taşlarından korurdun ya Göğüs gererdin ya hani bir anne iç güdüsüyle bana... Sen yokken; İki kaşımın arasından yediğim sekiz dikişli taş kesiği Hala canımı acıtıyor anne Tut ellerimi hiç bırakma... Beni şimdi koru asıl, Büyük kompradorlardan ve onun itlerinden... Sahi sen bilmiyorsun Ne darbeler yiyorum Ne mücadeleler veriyorum yaşama tutunmak için Kazandığımı veriyorum yetiremiyorum bu çakallara, Bu sömürücü kapitalist düzene gücüm yetmiyor Yetmiyor annem... Ben bozuk düzenin işçi – memur kölesiyim... Neden annem neden Beni bu keşmekeşlikler içerisindeki bir ülkede dünyaya getirdin... Hiç mi düşünmedin babamdan rahmine alırken beni Büyütürken zorluklarla karnında bu bedeni... Salarken haramilerin arasına Küçücük bebeğini Hiç mi yüreğin sızlamadı... Okul yolunda yediğim Halen canımı çok yakan bir kardeş kurşunu izi var sol yanımda bunu da bilmiyorsun değil mi... Niye kızıyorum ki sana nerden bileceksin ki... Sırtlanların pususunda beklenen bir av olduğumu... Düş peşime annem Düş peşime Bu haramilerin sofralarını dar etmeye Bu ülkenin aydınlığı, Fakirin de yaşam hakkı için annem Gerekirse benimle ölmeye yürü... Biz çarpık düzene karşı çıkan militan olalım... Sen gelirsen, Çoğalırız annem... Haydi; Kaneviçene Hayalde olsa Mavi bir gökyüzü, Onun üzerine bir güneş Ve beyaz bir gelinlik İşle annem... Tuvale; Yare hasret gülen kız çocukları Evliliğin maddi bunalımı altında ümitlenen delikanlıları Borçlar altında ezilen namusluları Başı yukarıda gezerken çiz... Sen inanarak çiz bunları Ve düş peşime anne Hemen şimdi Yarın çok geç olmadan Kıralım kapitalizmin acımasız çarkını... Bu çizgileri mıh gibi çakalım Çalışmadan saltanat kuranların alınlarının ortasına... Sence biz ezilenlerin umudu sosyalist bir ülke olabilir miyiz anne... Kazım DOĞAN 01.08.2010 |
annenizin
sizinde yüzünüzün güldüğünde
sağlıcakla dost