Karanfilli Mektuplar(Birinci Karanfil) -Kaçaklığım beni öldürmeden Bütün kentleri sürmeliyim içimden Sokaklar çıkmadıkça yakın adreslere Kangren olur adımlarım ıslak gecelere Bir sondan kaçış mıdır bu bir ilk’e varış mı Mahalle meydan kaldırımlar geçerim Hava da illettir bu saatlerde Perdelerinde örtüktür şimdi Sıcaksındır ve kapıların kilitli Hangi yön sana gider hangi ışık seninki Üşürüm / buğusu sen kokan ıslığım da üşür Hüznümü gölgem gibi kırık sulara gömerim Hep aynı yolların yoldaşıyım belki kimsesiz Ve inadına yorgun bir serüvendir benimkisi Hergün bu vakitler dert söyler dillerim Bir dokunulsa bin isyan ederim Değişmez bir kuraldır sanki Herkes kendine gider Ben yalnızlığıma dönerim (İkinci Karanfil) Geçti güneşli iklimler ve dil’imden önce acıdı gülüşlerim Bu meraklar benim değildi ki yarısı senden geldi Oluru olmuyorsa doğrusu da olmuyor(muş) isteklerin Ceplerim avucumda saklı geziniyorum bu yüzden Belli ki kötüye gidiyor her şey Şiir yazdığım kalemler de birer birer kırılıyor elimde Şimdi uzak ve hazan bir mevsim üşüyor içimde Rüzgarı boran gibi sancı oluyor kollarım Ne yana dönsem şaşkınlığım benimle Ne yana koşsam vuruluyor adımlarım Kokundan uzaklara veriyorum yaz günlerimi Korkularımı peşime düşürüyorum/gönlümü zor sevdalara Sonrası leş gibi çamur oluyor geçitler Mazlumu ben olmak içindir belki de kendime düşmanlığım Bir izahı olmalı oysa bu keşmekeş belaların Her vakit serseri telaşları senin için taşıyorum Ama hep kara bulutlar dönüyor başımsıra Doğrular adına o kahrolası kurallar oluyor Ve ardımsıra yüzyıllık kaçaklığım Bir acemi dünyalıyım Anla beni Zülal Bir türlü ustalaşamadım (Üçüncü Karanfil) Sonrası dünden yarına mirasmış gibi Yüzünden izler kalıyor gözlerimde Saklıyorum / inat olsun saklayacağım Senden bana en derin yara diye Koptuk da ne oldu şimdi anlamadık bile Kopmasaydık ne olurduk bir sor kendine Aşkımı vicdanına bas da insaf et Kopmasaydık ah düşmek için dillere Ne güzel olurduk birbirimize Yine de her şey dönüşsüz yiterse o gün Ne bir fotoğraf bırak bizden geriye Ne de bir şiir ikimizi birden vuran Yangınlara ver bütün hatıraları Ki en çok onlar acıtır sonradan Çünkü ben sensiz savrumlarda Sen bensiz bir ömrün pişmanlığında Ya da sesimin sözüme geçmediği karanfilli mektuplarda İkimiz de susmalıyız Bütün suçlarımızla susmalıyız artık Bazen susmak da paylaşılır Çoğul yalnızlıklarda (Dördüncü Karanfil) Yaralarıma sabır basıyorum ve donuyorum yokluğunda Olmuyor / akşam sabah kendime çatıyorum olmuyor Çektiğim ahlar kalıyor gözlerimin altında / sesimden kanıyorum Yanılmışım ki annem bile anlamıyor artık beni Ve ısıtmıyor hiçbir Temmuz senin saçların kadar Oysa uslanmaz bir sürgünüm kayıplarda Ve her uğrakta yenik düşüyorum aşklarıma Yine de geleceksen birgün sözüme Takatim tükenmeden gel / aklım savrumlara yenilmeden Yarınımı salma renginden uzaklara Aşkı günahsız kendini muradsız Beni sabahsız öldürürsün Öyleyse hayretleri düşürüp sorusuz cevaplara Dağlarca / ırmaklarca bakma yollarıma (Derler ki her şeyin ilki zordur Yine de gelir ama her serüvenin sonu Sonra bir ilki daha bulunur her tükenişin Sonra o ilkin de bir ilk sonsuzluğu) (Beşinci Karanfil) Şimdi her çoğul hasret gurbettir bana Her yasak sevda ayrılık / reva mıydı bu Biz ikimizi böylemi yaşamalıydık Varsa hevesin son bir gayret için İzlerimi bulmaya gel bana ellerimi tutmaya Öyle soğuk ki yokluğun hadi bir şeyler yap Hiç olmazsa sakladığın çağrıları alevle Hadi Zülal bir şeyler yap Acılarımı hisset ellerimi bulmayı dene Ölümse bu ben hazırlarım kendimi Ama sen suç ortağı olma katlime Her insanın korkusu kendini tüketir Bir bundan ürküyorum bir de delirmekten Beni benden fazla öldürme Gecelerimden uzak dur artık Artık dur ve rüyalarıma taşıma sıcaklığını Ben razıyım kanter uyanmalara Sonrasında buz kesmekten usandım çünkü Çünkü sen olmuyorsun sabahlarımda Yine de geleceksen birgün yeni bir baharla gel bana Maviye dursun şafağım / sevincim çığlık olsun Unutma bir ömürlük direnç de asılı dursun göğsünde Öyle bir gel ki / her yanım sen koksun (Altıncı Karanfil) Çetelesiz günlerimde pencereye güneşe küsüyorum Ağzım bir dolu oluyor ki o günler kan tükürüyorum Çekincesiz küfürleri kendime demeliyim artık Belki de ellerimle vurmalıyım sana mecnun kalbimi Seni bana bırakmıyorlar Zülal böyle mi olacaktı Yine de kimseler duymuyor beni yalnızlığım kadar Takvimler karışıyor hafızamda zaman ağırlaşıyor Ne olurdu sen de gençliğini ateşime salsaydın Sen de yansaydın bir kez ne olurdu İnan ki sol yanımdan daha kolay olmuyor bana Sen varken sensiz şehirlerde damla damla azalmak Benden bedel istiyor çünkü yaşanmışlıklar Beynimi yüreğimi istiyor sana sahip tanrılar Ve bil ki zordan da fazla kanıyor Çaresiz ve öncesiz tutkulara kapılmak Öyleyse izin ver bana Zülal Dudaklarında başladığım seni Şiirlerimde bitireyim İzin ver (Yedinci Karanfil) Nereye baksam seni görüyorum sen görmüyorsun Ne söylesen sana söylüyorum sen duymuyorsun Günleri karıştırıyorum kolay mı / ayları / zamanları En zinde halimde bile dalgın yanım oluyorsun Ve ardımsıra ve ardıarkasız siliyorsun izlerimi Ayrılık azaltırsa özlem çoğaltırmış insanı / bilmiyordum Ağrılar kanadıkça sevgi sağaltırmış yarayı / yeni öğrendim Mahzunluğum benimle şimdi bu belki son sitemim Haberin olsun kırçiçeğim sebebim Şiirlere şarkılara sana selam gönderdim Ve senden uzak sözlere yorgun düştü kalemim Demek yine uykusuzluğum sensiz taşınacak sabahlara Yine adın dilimde olacak aklım seninle kalabalık ZÜLAL ZÜLAL ZÜLAL’im Yetmedi mi volkan gibi cehennemin Ya zehrime bıçak ol kopar beni Ya da kendini bende bitir artık (Bütün Mektuplar İçin Not) Söz Kanarsa Dil’de Aşk İçin Şiirler Söyle Yine de Uludur Söz (Aşkolsun sana Zülal acemi düşlerimin sahibiydin sanki geç kalmış bir gelecekte irkilterek titremesiydin heveslerimi ve her sözümün seni incitmesi yalnızlığımın intiharı sayıldı ki özlenen sohbetlere ağlarken bile söylencemiz eskimesin diye uykusuz seyrimde saklı bir çift bakışın kaldı inan ben buna da katlanırım ama aşkolsun sana) Aşk Acıya Çalınca Zehri Kalır Sonraya Yine de Soyludur Aşk Ve en çok Bize yakışır Ahmet Can Akyol |
KENTLERİN SÜRGÜNÜ... SÜRGÜNLERİN YARALISI...
HOŞGELDİN...