Ey yar, aşkın ülfetinde vuslat bir başka bahar!Sustum artık, hakikate ram olan hal-i mahzunluğumda Bir bir derledim heveslerimi, zevk-i hicranımla ve vecde gelen ruhumun şadıyla Her ne kadar bir hüzün var ise kalbimin sükut-u ikrarında Elhak sabr-ı nefeslendim, kanaat için irademe akl-ı selimi sürurla tavsiye ettim Bin hüzün ile umudun nidasında bakleyen gönüller için ne söylerim Bir hicranın tesellisiyle niyaz ederim, söyleyin başka ne bilirim, ne Arfim ne de erenim Bahtın dile gelen lehçesinde fakirim, ihsan olan ne varsa elhak tabiim Ne kalbin serdettiği sesin ferahlığından şikayetçiyim, ne emel hırsına kapılmış dilenciyim Biliyorum ki nihayetinde abdi acizim, zafiyetlerle ömrünü tüketen bir sefilim Nasıl şikayet için kalbimi bizarlığın eline terk ederim, sonra yegane sahibine ne söylerim Nefsin aymazlığı için boyun bükerim, ayrık otlarını bir bir sabırla kalbimdem temizlerim İnşirah için nöbet beklerim, elimden gelen gayreti hasrederek aşk yolunda hazla göçerim Ne bir saz çalmayı bilirim, ne ney üflemek için nefesime meyledip hicrana göçerim Kalbim için ülfetin pay-ı tahtında kul olmayı ve bir vecd ile coçmayı koşulsuz ki isterim Takva için elhak hilmi nefeslenirim, sabrın rahlesinde tedrisat için ilmi talim ederim Yoksa onsuz aklı neylerim, fikretmek için elhak iştişarenin lahzasında diz çökerim Geçti ömrüm yine, hala bin dert ile muvazenemle niye böyle bir hicran içindeyim Hal-i fakirliğimi kime nasıl ifşa ederim, gömlümün hüznüyle nasıl bir kulluk ederim Yar için ne derim, çaresiz yine derinden bir ah çekerek boynumu bükerim Umut ile mukavele eden bir nefesim, secdelere kapanıp ey hak der ve sessizliğe göçerim Ne söylense, dertler bin bir hüzünle dillenip gönüllere erişse ne yazacak Ruhumun bizarlığı nasıl anlaşılacak, kalbimin hazanlaşan kadri yeniden nasıl açacak Can çıkacak, göz kapanacak, dil susacak, tüm azalar bir tefekkürün ilzamında kalacak Evet, işte o zaman, vakti gelen hesap bir bir sayfalarını açacak ve gönül ağlayacak Mustafa CİLASUN |