SERÇE VE İNSANGeziyorken parkta; dinlenmek için oturmuş olduğum yerde, Bir serçe konmuştu karşıma. Birden dikkatimi serçeye taraf çevirdim. Gagasında yemesi için dondurma küllahı vardı. Anlamıştım, hayvancağız onu yemesi için Gagasında taşıdığını. Parçalayıp yemeğe başladı serçe. Parçalayıp yediği yemeğin dağılan kırıntılarını ise Sağlam parça bittikten sonra, kırıntıları yiyordu. Birden; aklıma insan oğlunun fazla bulup Attıkları ekmekler gelmiş oldu. İnsan oğlu fazla bulur atar. O hayvancağız serçe ise Kırıntılar boş yere harcanmasın diye Onlarıda yiyordu. İçimdeki hafif bir ses tonuyla, Hayvan işte, bunları düşünüyorya Ne güzel. Oysa insan oğlu öyle değil. Fazladır yenisini alırız nasıl olsa Hesabındadır. İşte; düşündükçe hayvan olan serçe ile İnsan olan yaratıklar arasındaki farkı görmüş oldum. Hayvan düşünüyorda bunları, Düşünce kabiliyeti olan insanlar neden düşünemiyor? Sözde düşünen kişilermiş insanlar. Oysa bunlara şahit olduktan sonra Yalan olduğunu iyice anladım. Düşünen hayvanlarda varmış demek. Her şey net bir şekilde, gözle görünür oldu. İnsan ve hayvan arasındaki fark buradan geliyormuş. Serçe kadar olmayan insana ne demeli acaba, Veya insandan iyi düşünceli olan serçeye ne demeli. Fark burdan anlaşılıyor artık. Her şey yüzeysel kadar yakınımızda geziniyor artık. Baktıkça fark çözülecek, Çözüldükçe her şey daha iyi anlaşılacak. 8.09.2009 Mehmet Taş |