Dostlarımızın bize gösterdiği sevgiyi abartmamız, duyduğumuz minnetten değil, takdire ve sevilmeye ne kadar layık olduğumuzu herkese göstermek içindir. LA ROCHEFAUCAULD
Paylaş
kalu beladan dolmuş, doldur sen de, bi la tereddüt, mey ü şerbet olsun, kadehinde zehr i baldıran. bende zakkum kökü, içelim...ölümüne şayeste... leb i gül içre mahfi iken üstelik aşk ı peyman...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Zehr ü şerbet şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Zehr ü şerbet şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Kalu beladan dolmuş, doldur sen de, bi la tereddüt, mey ü şerbet olsun, kadehinde zehr i baldıran. bende zakkum kökü, içelim...ölümüne şayeste... leb i gül içre mahfi iken üstelik aşk ı peyman...
Kalû Belâ Cenab-ı Hak ruhları yaratıp, onlara Rabbiniz değil miyim, meâlinde: "Elestü Bi-Rabbiküm" buyurduğunda, ruhlar: "Evet Rabbimizsin" meâlindeki Kalu Belâ diye cevap verdiklerini bildiren Kur'andaki bir tâbirdir. (Bak: Bezm-i elest)
Şayeste ; Uygun, layık
Bilâ Olmayarak, sahib olmıyan "...sız, ...siz" mânâları yerine kullanılan edattır. Kelimenin başına getirilerek menfi mânâ hasıl olur.
Mahfî : Gizli, saklı.
Peyman ; And, yemin, muahede, ahitleşmek. (Cihet-ül vahdet-i ittihadımız, tevhiddir. Peyman ve yeminimiz, imandır. Madem ki muvahhidiz, müttehidiz. Her bir mü'min ilâ-yı Kelimetullah ile mükelleftir. Bu zamanda bunun mühim bir sebebi maddeten terakki etmektir. H.Ş.)
Şimdi dörtlüğün açıklamasına geçebilirim,
Eskiden beri, ezelden taa Kalu beladan beri tereddütsüz kadehlere dolan zehri gel ölümüne yemin vererek içelim., üstelik dudaklar gül içinde saklı iken aşk üzerine yemin vererek içelim.
Sevgiliye aşkın zehir olduğunu, bunu severek içip ölmeye and verdik hadi bu yeminimizi gerçekleştirelim diyor şair kısa ve öz olarak.Aşka yüklediği anlam tartışmaya açık olsa da tamamen haksız olduğunu söylemekte abartılı olur.
Hem zehir hem zakkum kökünün bir arada kullanılması bence zaafiyet.Her ikiside nitekim aynı anlama çıkıyor.Hele ki dört dizelik bir eser se paylaştığımız normalde zaten yanlış kabul ettiğim bu eş anlamlı kelime uygulamsı hele ki bu kadar kısa bir eserde hiç ama hiç olmamalıydı diye düşündüm.
Yine küçük bir eleştiri daha farsça ikili, üçlü terkipleri daha az kullanmanızı tavsiye ederim.Ki zaten kelimelerin anlamlarını öğrenerek çözmeye çalışmanın yanında bir de terkiplerin edasında yorumlamaya çalışmak baya zor oluyor.Tabi ki bence olan yönü bu diğer okurlarda farklı cereyan ediyor olabilir.
Nacizane, eserinizin bende ki yansıması böyleydi.Yanlış anlamışsam affeyleyin.
Gönül emeğinizi tüm içtenliğimle kutluyorum.Selam ve saygılarımla.
verdiğin kelime bilgisine elbette ben de sahibim sevgili şükran.bazen şöyle bir sıkıntı oluyor; kelime bilgisini aşağıya verdiğim zaman, bazı şair dostlar "anlamak isteyen kendisi o bilgiye ulaşır." diyor. yazmadığım zaman da; " bu kelimelerden anlaşılmıyor, kelime bilgisini verseydiniz." deniliyor. bu konu nasrettin hocanın eşeği ile pazara gidişine benzedi.eşeğe binse dert, binmese de... :) işin şakası bir yana, kelime biligileri için teşekkür ederim. izaha gelince; "Benim kadehime zakkum kökü,senin kadehine baldıran zehri mey olmuş, bu kalu beladan bu şekilde belirlenmiş. elden bişey gelmez.ben tereddüt etmeden doldurdum, sen de doldur.ve içelim ölüme eş.ölümü aşarak.gülün dudaklarında aşk yemini gizli iken üstelik." bu belki kelime tanımlaması oldu ama,derin izahı elbette şairde mahfi... aşk; kime, ne zaman zehirdir bilinmez.önemli olan onu zehir bile olsa tereddütsüz içmeyi göze almaktadır. zakkum aslında bir çiçek adı iken,burada zakkum kökü denilince zehir anlamı daha da bir vurgulansın istedim.ben şahsen "zakkum" denince çiçek anlıyorum öncelikle :) tamlamalara gelince,arapça ve farsça bilmenin verdiği bir dönüş oluyor zaman zaman şiirlerimde, elimde olmadan...ancak bunları daha çok beyit ve dörtlüklerde kullanarak sıkmadan yazmayı tercih ediyorum.ancak burada anlaşılması o kadar da güç tamlamalar yok diye düşünüyorum... yanlış anlaşılma konusu ise, ben sadece yazıyorum ve paylaşıyorum, eleştirileri dikkate alıyorum elimden geldiğince...yanlış anlama,gönül koyma vb polemiklerim hiç yoktur.canın sağolsun sevgili şükran... tatilin verdiği bir gecikme ile cevaplayabildim ancak. "af" Allah' ındır...haddime düşmez. üstelik "af" konusu olacak bişey yok :) sevgilerimle...
Sormuş olduğunuz cümleyi sözlükten okuduğum peyman kelimesinin anlamı olarak alıntılamıştım.Açıkcası orda ki H.Ş.harfinin hadisi şerif gibi idrak edilebileceğini düşünmemiştim.Ki ben de de ciddi bir soru işareti vukuu buldu .
Netten araştırdım Risale-Nur Külliyatından alınmış bu tanım.
Ordaki açık dökümü ise şöyle ;
26 Şubat 1324
Dinî Ceride: 70 Mart 1909
Biz Kalû Belâ'dan Cem'iyet-i Muhammedî'de (Aleyhissalâtü Vesselâm) dâhiliz. Cihet-ül vahdet-i ittihadımız tevhiddir. Peyman ve yeminimiz îmandır. Mademki muvahhidiz, müttehidiz. Herbir mü'min i'lâ-yı Kelimetullah ile mükelleftir. Bu zamanda en büyük sebebi, maddeten terakki etmektir. Zira ecnebiler fünun ve sanayi silâhiyle bizi istibdad-ı manevîleri altında eziyorlar. Biz de, fen ve san'at silâhiyle i'lâ-yı Kelimetullahın en müdhiş düşmanı olan cehil ve fakr ve ihtilaf-ı efkâra cihad edeceğiz. Amma cihad-ı haricîyi şeriat-ı garranın berahin-i katıasının elmas kılınçlarına havale edeceğiz. Zira medenîlere galebe çalmak ikna iledir, söz anlamayan vahşiler gibi icbar ile değildir. Biz muhabbet fedaileriyiz, husumete vaktimiz yoktur. Cumhuriyet ki, (Haşiye) adalet ve meşveret
H.Ş. .... sanırım İzah anlamına gelen Haşiyenin kısaltılmış hali.
Umarım yardımcı olabilmişimdir.Selam ve saygılarımla.
Merakımı bağışlayın ama yorumda yazdığınız bir cümle dikkatimi çekti...
(Cihet-ül vahdet-i ittihadımız, tevhiddir. Peyman ve yeminimiz, imandır. Madem ki muvahhidiz, müttehidiz. Her bir mü'min ilâ-yı Kelimetullah ile mükelleftir. Bu zamanda bunun mühim bir sebebi maddeten terakki etmektir. H.Ş.)
buradaki H.Ş. ifadesi hadisi şerif anlamında kullanılan kısaltma sanırım... ama parantezdeki cümle bana daha çok risale türü biyerden alıntı gibi geldi...yanılıyosam düzeltin lütfen çünkü hadis olmayan bi cümleye hadis demek sizi hadis olan bi cümleye de hadis değil demek beni ciddi vebal altında bırakır...
mey ü şerbet olsun, kadehinde zehr i baldıran.
bende zakkum kökü, içelim...ölümüne şayeste...
leb i gül içre mahfi iken üstelik aşk ı peyman...
Neyleyim böyle ise ferman.
Tebrikler.
Saygılarımla.