dışarda keman konçertosu ve ustura gibi bir zaman
tek başına çalıyordu adam,tek bildiği şeyi,kemanını
köşede büzülmüş ama dilenmeyen ama öyle sanılan ihtiyar neden bu kadar hüzünlü çalıyor diye merak etmeyen koskoca kalabalık gelip geçiyor yanından ben izliyorum,gözlerim kemana mıhlanıp kalmış ruhumsa Marsilya’da,limanda denizi seyrediyor kar yağmaya başlıyor hafiften,ben hala Marsilya’dayım,pırıl pırıl bir güneşin altında araba klaksonları çalıyor mütemadiyen çılgınca sürüp giden bir koşuşturmaca kimse dönüp bakmıyor bile keman çalan ihtiyara birazdan kara gece çökecek şehrin üstüne ihtiyarın altına çöktüğü verandaya kuşlar geliyor,güvercinler ben hayalden gerçeğe dönüyorum ve tam karşımızda bir opera ilanı var;bu gece bir öksürük tutuyor sefil ihtiyarı,birkaç dakika keman çalmaya ara veriyor bir süre orda öyle seyrettim,ne yanına gitmek ne de uzaklaşmak gibi bir fikir geçti aklımdan bir zamanlar bir aşkı vardı diye düşündüm gözleri yumuk ;dünyadan,yarınlardan habersiz çalıyordu kemanını ve çok seviyordu belli kadim dostunu bir genç geldi yanına,o da öyle durdu karşısında Shopenhauer diye fısıldadığını duydum tam yanımda baktım koltuğunda bir kitap vardı: Knut Hamsun yazıyordu,Açlık. Faruk tabak |
tek başına çalıyordu adam,tek bildiği şeyi,kemanını
köşede büzülmüş ama dilenmeyen
ama öyle sanılan ihtiyar
neden bu kadar hüzünlü çalıyor diye merak etmeyen
koskoca kalabalık gelip geçiyor yanından
ben izliyorum,gözlerim kemana mıhlanıp kalmış
ruhumsa Marsilya’da,limanda denizi seyrediyor
şiiri okurken keman çalan adamı gerçekten izlemiş gibi oldum ve o havayı teneffüs ettim. kemancının hayatından neler gelip geçtiğini düşündüm bir an, hep ilgimi çekmiştir öyle insanlar ve yaşantıları, neden diye sorulursa merak işte..!
şiir çok güzeldi...çok severek okudum...selam ve sevgimle faruk bey...