NİCE İNSANLAR GÖRDÜM ÜSTÜNDE ELBİSE YOK/NİCE ELBİSELİLER GÖRDÜM İÇİNDE İNSAN YOK
Yağmurda öylesine
ıslandımki yağmur damlaları ta gözlerimin içine doldu. Aniden yakalandım şemsiyemde yoktu sığınacak bir yerde cadde boşalmış hep işyeri kepenk indiren gitmiş. Kapalı mağazalardan Beyazıt’tan Sirkeci’den aşağı yağmur iniyor ben de iniyorum. Yatsı ezanı bitmiştiki henüz camiinin çayocağı açıkmış Allah’tan daldım içeri sırılsıklam sobanın yanına çöktüm içeride yok kimse. Ocakçı gördü beni çayla geldi buralı mısın birader ya Anadolu Yakası’ndanım işim vardı Beyazıt’ta adım Hasan yaz kış camii’ye bakarım Cemaat dağıldı bir iki ihtiyar geldi çay içtiler sonra ağır ağır selam verip çıktılar ben karşıya gidecek son vapurumuda kaçırmıştım. Hasan çay ocağından bir kapıdan içeri davet etti beni. Kendi kaldığı yermiş burası soba yanıyor orda da çay demledi tekrar imam müezzinden sonra bu tarihi camii’ye bakan 3. yetkiliyim. Odası Şark usulü özenle döşenmiş soba gürül gürül yanıyor Hasan anlatıyor ben yarı uykulu merakla dinliyorum. Saç sakallar aynı uzunlukta bir hayli uzun ama temiz kimsesiz aslında hiç evlenmemiş Aşktan konu açıldı Allah’a şükür hiç aşık olmadım erkenden açtım lakin solmadım aradım ama kendime uygun bulmadım. Sohbetimiz sürdü geç vakitlere kadar. Baba baba uyandım başımda Hasan hadi kalk bakalım Sirkeci’den ilk vapur 15 dakika sonra. Ne insanlar var dedim vapurda kendi kendime hüküm vermemeli kimsenin bakıp dış görünüşüne garip haline. dilerim Yüce Tanrı’dan hiç kalmaz tasan benim ahretlik kardeşim Hasankale’li Hasan. FARUK TABAK |
Bu anlamlı, güzel şiiri ve çok değerli şairini yürekten kutluyorum… Selam ve dua ile