YATALAK HASTA
On senelik yatalak hastayla karşılaşıyorum,
Beli tutmuyor, ayakları ileri gitmiyor, Tuvalet ihtiyacını altında gideriyor… Bayram ve seyranlarda hastaları ziyaret ederim, Allah’tan onlar için acil şifalar dilerim. Soruyorum samimiyetle amcaya: “Amca nasılsın iyi misin? ” Amca içtenlikle cevap veriyor: “Şükür evladım, şükür Allah’ıma, Beni yaratan ve rızık verene şükür.” Yorgan, üstünde örtülü, gözleri çandıda, Pencereler ahşap soğuğu tutmuyor, Camlar buharlaşıyor, bahçe görünmez oluyor, Şarıl şarıl akan pınarın güzel sesi, Kulaklarımda yankılandıkça yankılanıyor. Ayaz, bütün ağaçları altüst etmiş, Birkaç numunelik elma ağacı kalmış. Güneşimiz bizi yalnız bırakmıyor, Soğuklara sabırla meydan okuyor. Dağlar, sürüsünü yaylalara çıkarmış, Dereler sessizce çağlamaya başlamış, Kuzular sürülerden ayrılmış, Sığırlar meralara sığmaz olmuş. Hastalar pencere kenarını parsellemiş, Sabah aydınlığını dört gözle beklemiş, Işımak, aydınlanmak, merhaba demek, Ümit bekleyen hastalara moral vermek, Hastaya can verir, bir damla moral vermek. Çocuklar cıvıl cıvıl bahçelerde, Onların yaşam merakı hastaları sarar, Kendi dertlerini unutup başkalarına yanar, Hastalığını büyük bir tevekkülle kabul eder, Bitmez tükenmez enerji elde eder… Bir adım atamaz yatağından, Şükür hiç eksik olmaz dudağından. Amca bütün bunlara rağmen, Hastalığına meydan okuyarak şükreder, Yatağına ümidini bağlar, Sabrın meyvesini tadar… 29.11.2010 Karahacılı Köyü |