kırk Kapının Yirmiüçüncüsü - Evin direği
Yığıldı olduğu yere elinde kasketi, gözbebekleri iri iri
Bilmem kaçıncı kez. 1. Boy boy başaklar umuttu, doru atın tayı gibi taze Yarından habersiz Çeyiz olacaktı bir dahaki ilkbaharda Toy düğün düzülecekti ilk kızına Başaklara başka bakıyordu Gök mavisi gözler bulutsuz.. Eline aldığı bir tutam otu doru atın ağzına tutarken, Tay geldi yanına Kızı geldi aklına Nedensiz ! Ekin yandı Yüreği yandı Umutları yarım kaldı Tarlanın başına yığıldı elinde kasketi Yüreğinde bir tortu Yumdu gözlerini öylece.... 2. Düğün düzüldü yine baharda Ama hüzünlü Baba yüreği işte Giderken ilk kızı gelin arabasının bir köşesinde Hissetti gözlerinden akan yaşları duvak altında Arkasından bakakaldı çömelmiş vaziyette Yine elinde kasketi Yumdu gözlerini bilmeden Bir süre kaldı öylece 3. Üç erkek, iki kız Her biri bir çiçekti onun için Koklarken sakınır, solsun istemez Gideceklerdi bir gün Kimi gelin Kimi gurbete Yazgı böyle, Elden ne gelir Bahtı açık olsun dedi kendi kendine... Kalacaklardı bir gün baş başa Bir Köroğlu bir ayvaz Hüzünlü bir tebessüm oturdu dudaklarına ........................................ Günlerce uyku tutmadı sıkıntıdan, Asker babası olacaktı yakında Çam dalı gibi bir evlat Vatan bekçisiz olmaz, köy çobansız Amma velakin zordu yinede Gidene de, kalana da Şehit babası oldun dediler bir gün....... Artık bu yük bu başa ağır Omuzları çüktü, kasketi elinde baka kaldı Oğulcuğunun arkasından Bir heykel gibi.. Hangi heykeltıraş çektiklerini Yüzüne yansıtabilirdi Şairin de anlatamadığı gibi. |
ayvalıktan saygılar selamlar