PYGMALİON&GALATEA
Alıp eline keskiyi ve çekici
günlerce yonttu fildişi mermeri bir kadın yarattı bir ölümlüden bile daha güzel kır çiçeklerinden taçlar ve deniz kabuklarından gerdanlarla süsledi ve kadınlardan nefret eden bu adam heykeli sevdi... tanrı ve tanrıçalara yalvardı; ’Ey tanrılar ve tanrıçalar! Her şeyi gerçekten bağışlamaya gücünüz yetiyorsa benim de dileğimi yerine getirin! Şu fildişinden yapılma kıza benzeyen bir eşim olsun benim.” Afrodit ruh verdi mermere çünkü biraz da benziyordu kendisine ve evlenip sonsuza dek mutlu yaşadılar... Özgür Kapcı ------------------------------------------------------------------------------- Bu şiirin hikayesi: Evvel zaman içinde Pygmalion adında Kıbrıs’lı bir kral vardı. Aynı zamanda çok yetenekli bir heykeltraş olan bu kral, kadınlar tarafından öyle çok hayal kırıklığına uğratılmıştı ki, onlardan uzak durmaya ve hiç evlenmemeye karar verdi. Kral Pygmalion birgün, fildişinden bir kadın heykeli yaptı ve ona aşık oldu. Bu heykel, yaşayan hiçbir kadının güzelliğiyle kıyaslanamayacak kadar göz alıcı bir güzelliğe sahipti. Kral kimi zaman kendisine onun sadece bir heykel olduğunu, cansız olduğunu hatırlatmak zorunda kalıyordu. Zaman içinde heykele güzel takılar, değerli taşlar vermeye, ona güzel kıyafetler giydirmeye başladı. Gece onu yumuşak yataklara yatırıp rahat ettirdi. Kral heykele öyle aşıktı ki tanrılara bu heykeli canlandırmaları için yalvardı. Onun bu yakarışlarını gören Afrodit, biraz da heykel kendisine benzediği için narsist duyguları okşandığından, onu canlandırmaya karar verdi. Böylece Kral Pygmalion hayallerinin kadınına kavuştu. |