Yollar Uzun/Uzak
Yollar Uzun
yıldız süre süre gidiyorum bir amansız bozkırda mor sümbül peşinde bata çıka martılar suya serçeler yeşile ben dağbaşlarına yürüyorum dalım kırık yaprağım kuru kulağım seslerde bir haber almaya açlık yenildimi ağlayanlar gülebildimi acılar hafifledimi içimde duruyor ilk günkü gibi bir umut yani baştan bilmek acısı anlayıp anlatamamanın sancısı sevip sevilmemenin ayrılığı düşe kalka gidiyorum mavi yıldız peşinde çağla yeşili içimde buğday filizi dışımda yaban kuşlarının izinde yürüyorum düşe kalka amansız bir bozkırda ve dikenlere takılmış bir yazma bozkır alacasında kimbilir kimden hangi zemheriden kaç yağmur kaç fırtına geçmiş üstünden büyük acılar gibi dalgalanıyor rüzgarlarda çırpınışı bir ayrılığı anlatıyor işlemesi yoksul bir el oyası zengin bir yürekten bilen bilir söyleyen ne güzel söyler ‘’dağlara doğru dağlara doğru’’ aynı bizdik dağların derininde denizlerin doruğunda ve sizdiniz yüzeylerde balçıkta altın avında biz ise sevgilim öpüşüyorduk ay şavkında yıldızlar aşkına delice akan nehirlerin hızında tarlada buğday sofrada ekmeğin buğusunda sen de gel sevgilim bu uzun yola şu uçsuz bucaksız bozkırda aç göğsünü dökülsün yıldızların dolsun güneşlerin oraya ordaki ateşe doğru çalma kendini kendinden çekme beni senden yaşamayı yaşamak yapmak kanatmadan kanamadan olmuyor derinden gelen uğultuyu duyuyorum ayın güneşi vurduğu gibi yüzüme derin bir oyuk daha açıyor içime kanadı kırık çalıkuşunun bakışı yalnızlığım dokunuyor toprağı ellerken gökyüzünde yürürken denizi dinlerken eksik kalıyor zaman boynunu koklamadan yalandan gülüyor güller avutmuyor bulutlar kollarını sarmazsam ıslatmıyor yağmurlar yıkılmış değilim eksiğim umutsuz değil sensizim hadi sende gel gölgem ol şu çöl yalnızlığıma eğil bulvarlarda kalın perdeler pencereler ardında korkak sönük ışıklar yanıyor sokak öylece çıplak bilmeden gücünü akıyor o korkak sönük ışıkların yanında güzel yalancı kadınlar teke kokulu adamların hem altında çokça da üstünde korkakça sönükçe sinsice biz ise biz gibi doğru başlayan bir yolculuğun sert fırtınalarındayız kar altında güneşe oruçlu kor içinde sönmeyen sonsuzluğu bileyleyen bir tatlı uğultulardayız sen sen sen gözle görülmeyen bir gerçek elle tutulabilen aydınlıksın her şafak seni sayıklar ufuklarda çiftleşerek uçan kuşlar Umut Erden |
kutluyorum kaleminizi..