GÂVURCU RAMAZAN / 5
(Gâvurcu Ramazan’ın kiracısı ile başı derttedir…)
Sövmenin adını günah koymuşlar... "Öfkelenme" diyorsun Nasıl öfkelenmeyim, nasıl sövmeyim Şu kopası dizlerimi nasıl dövmeyim hocam!... Dinlersen, tıpkı mahalleli gibi Sen de hak vereceksin bana. Herkeslere anlattım yana yana Oldu olacak sana da anlatayım Anlatayım da Duysun bütün Emirdağ… Yazarsın nasıl olsa… Hani bir mektubumda Gara’dan bahsetmiştim ya sana “Lokantada sünmüş acından “diye İşte o. Tam beş yıldır evimde oturttuğum maskara. Beş yılda ömrümün tam beş yılını çalan Emsiz Hikmet’in Gara… Babası da hayırsızın tekiymiş zaten El, hiç boş lâf eder mi hocam Bir düşün: Adı üstünde Emsiz… Ölmüş gitmiş de mendebur Gören olmamış yaralı parmağa işediğini. Üstelik fırıldakmış da deyyus Tutmazmış bir dediği bir dediğini… Tavuk yumurtasından kaz çıkacak değil ya hocam Beş yıl önce Bir gün kahvede okey oynarken arkadaşlarla Çıkıp yanıma geldi Gara… Görsen üst baş perişan Eğri büğrü bir adam İpince… Yel kovdu dikenini bilirsin hani Döne döne savrulur gider ya yel esince Tıpkısının aynısı Üflesen uçacak… Acıdım deyyusun çocuğuna Acınacak adam da değilmiş ya alçak! Neyse… Karşımda iki büklüm, el pençe divan durarak: “Dört yıllık evliyim Ramazan abi” dedi. Nerdeyse ağlayacak… “Bir kızım, bir oğlum var Bir de karım İş bulursam çalışırım, mesaim yoktur Bulamazsam yatarım Boyacı olduğum bilinsin diye İş urbasıyla gezerim böyle çarşı pazarda Elim darda Dikili ağacım da yok şu kahrolası dünyada…” Allah seni inandırsın hocam çift okeydim Dönüyordum tek taşa Bıraktım kalktım. “Beş dakika bakıver” dedim seyreden arkadaşa. Gara’yla geçtik yandaki boş masaya O anlattı ben dinledim.. O anlattı ben dinledim… Allah var hocam Aklıma Kasım ağa geldi Çobanlık günlerim falan… Sonra “Bak” dedim “Gara Evi sana verdim gitti kiraya Hem Para pul da istemem Ancak Oturduğun eve iyi bak Elektrik su parasını yatır Bu arada benimkine de göz kulak ol yeter” dedim. Benim ev de malûm aynı avluda… Verdim anahtarı eline Hemen aynı gün taşındı hergele Anam bacım olsun Oturaklı da bir karısı var namussuzun Hem okkalı Gara’dan hem de uzun Türkmen köylerinden birindenmiş Gömü mü olacak Sığracık mı ne… Biliyorum uzattım hocam Kusura bakma ne olur Ağrımı dindir benim Derdim yeğindir benim Avrupalı olalı Bir acı’m bin’dir benim Şimdi sıkı dur hocam! Anasını sattığımın Gara’sı Beş yıldır ne elektrik parası öder ne su parası Dizlerimde de yel var Aman Allah’ım Çıkarken merdivenleri bir sızlar bir sızlar! Her sene geldiğimde Önce belediyeye giderim seke seke Sonra TEK’e Ne birikmişse öderim Faturalar malum benim üstüme Makbuz cebimde aha Ne yazıyor? Ra-ma-zan Us-lu-du-ran Ha ha ha!... Sinirden olacak bakma güldüğüme!... Hele bir de Ben Brüksel’deyken Sonradan görme Asım’ın karısı Kötü Güssün’e: “İşi ne, ödesin bilmem neyini ne yaptığımın gâvurcusu” dermiş Ve ağzını yayaaa yaya gülermiş… Duydun değil mi hocam? Sen olsan ne yaparsın? “Çık evimden” diyorum Çıkmaz. “Madem öyle, öde şu borçlarını” diyorum Tık yok. “Arkamdan niye sövüyorsun?” diye sorunca da Yemin billâh ediyor: “O, Kötü Güssün’ün uydurması” diyor… Çıldıracağım hocam!.. Hani çocuğun biri evlerinin bahçesinde gezinen bir yabancı görmüş de Babasına: “Baba bahçede hırsız var!” demiş. Babası: “Tut getir oğlum!” demiş. Çocuk: “Gelmiyor ki…” deyince “Salıver gitsin o zaman!” diye gürlemiş. Çocuk: “Gitmiyor da baba!” demiş. Benimki tam o hesap hocam… Benimki tam o hesap… Ahmet KÖKEN |