İSTANBUL: KOCA KIZ
Geceleri uzanır boylu boyunca Asya’dan Avrupa’ya
Seyre dalarım yedi tepeli şehrimi, Rüyalarda gezinir, hayaller fısıldarım uykularda. Ayaklarımı sallandırırım boğazda gündüzleri, Karadeniz’de yıkarım saçlarımı, Altın altın haliç süsler gerdanımı. Ne medeniyetlerin beşiğini salladım ben, Ne imparatorlar, ne sultanlar büyüttüm sinemde, Acılar gördüm savaşlarda, depremlerde, Sevinçler gördüm düğünlerde, fetihlerde, Özlemler, mutluluklar, aşklar daha neler neler, Hepsi de sarmaşıktır halâ yüreğimde. Pek çok isimler taktılar bana; Ama en fazla İstanbul’u sevdim ben, Belki daha da fazla İstanbul sevdi beni. Ah siz! Saraylar yaptınız yıkmak için, Medeniyetler kurdunuz yok etmek için, Savaştınız barış için ve yaşadınız ölmek için. Ah siz! Aynı hikâyenin farklı aktörleri, Geçmişi bilmez, geleceği göremezsiniz Sadece benim oysa, İkisi arasındaki köprü ve çıpası şimdinin Sadece ben İstanbul; koca kız. İşte, Geçmiş ile gelecek kolkola gezerken, Şimdi, tutturmuş türküsünü söylerken, Seyrediyorum onları zamanın penceresinden. Ve İkibini geçtikten beridir, Saymıyor artık yaşını bu koca kız. Ah! Pek çok isimler taktılar bana; Ama en fazla İstanbul’u sevdim ben Belki daha da fazla İstanbul sevdi beni. Özlem Pekcan |