Oyun (bize dair) (1)Şiirin hikayesini görmek için tıklayın -Bu bir kurgu değildir
Son sahnesinde Hayatı anlatan bir komedya….-
-Bir oyuna tutuşmuştuk seninle
Sen bana şah diyordun Ben mat oluyordum Ölesiye…- Gün; Sıradanlığa doğmuş gibi yine güneşli Sen diye bir kavram yoktu Her şey sıradan… Gün Sözcükler Yüreğim… Ele avuca sığmaz bir yürekle şehrime taşıyordum Bir merhaba düşüyordu peşime Ilık bir rüzgâr gibi Yakalanıyordum isteyerek. Bir cemre düşüyordu yüreğime Yanıyordum. Ve oyun başlıyordu ‘’Perde…’’ Sen; Perdeleri aralanmış sahnede idin; Adın ‘’ Aşk ’’tı Ben avuç içlerimi parçalarcasına alkışlamaktaydım Sahne Işıklar Gülüşlerin ve Gözlerinle Dekor tamamdı -inandım- Miladımız olmuştu Mevsim yaz Aylardan haziran.. Repliklerin vardı Rolünü önceden ezberlemiştin. Ben; Senaryoya yeni eklenmiştim, Başrolde olduğuma inandırılmış ve katıksız yürekçe oynamaktaydım Replikler Gözlerim Sözlerim İçtendim… Ve sözde bir ‘’ şair ’’idim Şiirler kuşandım oracıkta; Gözlerine, Sözlerine Kentine… Ve sen alkışları çoğaltmıştın Başımı döndürüyordun Oyunun adı ; Bende ‘’ Aşk ’’ Sende ‘’ İhanet ’’miş meğerse… Öylece oynayacaktık. Oynadığın oyuna iyice kanmıştım Ardın sıra şehirleri dolaşıyordum Bir bir yağmurlar düşüyordu yüzüme Islanmıyordum… Sen alkışların arayışları içinde yeni oyun cular aramaktaydın Tövbesi olmayan bir günah sarmıştı benliğini… Sonra; Perdeler yeniden açıldığında Rolünün değiştiğini izliyordum Ve ben oyunda perde arakasındaydım Sadece boş kaldığında bana koşuyordun Direndim düzelirsin diye Ama sen başını döndüren alkışların ardı sıra gitmekteydin Bitmekteydin… İşte ben her haziran sonu Güneşe çıplak elle dokunurum Bana geldiğin günün anısına Yanmayı unutmamak adına İşte yine aylardan haziran Suları kurumuş ırmaklar gibi kıvrılmaktayım Seni tezgâhında işleyip Piyasaya süren bir usta var elbet Beni tezgâhında işleyip Piyasaya sürdüğün gibi Haydi, geç karşıma ucuz bir kahkaha patlat Ve eserinle öğün… Sürgün… |
zaten hayat tiyatro değil mi
biz oyuncalarız ..sevgilerimle..