BİR GÖREVİN VAR SENİNŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Bilindik bir hikâyedir;
Denizyıldızı Hikâyesi Yazı yazmak için okyanus sahillerine giden bir yazar, sabaha karşı kumsalda dans eder gibi hareketler yapan birini görür. Biraz yaklaşınca, bu kişinin sahile vuran denizyıldızlarını, okyanusa atan genç bir adam olduğunu fark eder. Genç adama yaklaşır: - Neden denizyıldızlarını okyanusa atıyorsun? Genç adam yanıtlar; - Birazdan güneş yükselip, sular çekilecek. Onları suya atmazsam ölecekler. Yazar sorar; - Kilometrelerce sahil , binlerce denizyıldızı var. Ne fark eder ki? Genç adam eğilir, yerden bir denizyıldızı daha alır, okyanusa fırlatır. - Bak, onun için fark etti ama...
Öyle bir yanmalısın ki; önce çehren, sonra çevren aydınlanmalı.
Yetkinliğe erişmiş, ey münevver! Ey âkil! Kayıp da cayamazsın, vatan sevi’n var senin! Etrafı kapladıysa; seme, sakîl, zırcâhil; Ayıp da sayamazsın, çokça şevin var senin! Hata varsa, bizdedir; kimseleri suçlama! Vazîfeni hatırla; bahâneler ulama Yolunda türlü türlü engellerin var ama; Cayıp da kaçamazsın bir ödevin var senin. “Mâdem hoşa gidiyor, koltuklama mavalı;” “Sen de çal!” diyemezsin, “Yalakalıp kavalı! Ben mi düzelteceğim bilcümle andavalı?” Koyup da gidemezsin bir görevin var senin. Çektiğimiz yetmez mi küllî sahtecilikten? Ne geldiyse şu başa adam sen de’cilikten! “Yalan, dolan, desîse; çoktan geçti ilikten!” Deyip de çıkamazsın bir tek evin var senin. Kararını ver artık, konumun ne olmalı; Yanlışlar mı? Doğru mu? Nerede yer almalı? Kim kime tabî olup kim nereye gelmeli? Soyup da doyamazsın bir dünyevîn var senin; Doyup da soyamazsın bir uhrevîn var senin… Sözün özü; Milletin kaderine, düşecekse bir ziyâ’n; Ömrünün kandilinde, yana/bildiğince yan! 25.06.2010 18.00 – 20.19 Salih ERDEM / AYDIN Sevi: Aşk Şev: 1 . İnişli yer, bayır. 2 . sıfat Eğik, meyilli. Görev: 1 . Bir nesne veya bir kimsenin yaptığı iş. 2 . İşlev. 3 . Resmî iş, vazife: 4 . Bir kimseye veya bir kurula verilen özel amaçlı görev, misyon. 5 . dil bilgisi Bir cümlede bir dil biriminin öbür birimlerle ilişkisi aracılığıyla yerine getirdiği iş. 6 . fizyoloji Bir organ veya hücrenin yaptığı iş. 7. matematik Bir değerin başka değerlerle olan ilişkisi. Ev: 1 . Yalnız bir ailenin oturabileceği biçimde yapılmış yapı. 2 . Bir kimsenin veya ailenin içinde yaşadığı yer, konut, hane: 3 . mecaz Aile: 4 . eskimiş Soy, nesil. Ödev: 1 . Yapılması, yerine getirilmesi, insanlık duygusu, töre ve yasa bakımından gerekli olan iş veya davranış, vazife, vecibe: 2 . Öğretmenin öğrencilere okul dışında yapmaları için verdiği çalışma: Dünyevî: Dünya ile ilgili, dünya işlerine ilişkin, uhrevi karşıtı. Uhrevî: Öbür dünya ile ilgili, ahiret ile ilgili, dünyevi karşıtı: Koltuklamak: mecaz Kıvanç verecek biçimde övmek, koltuklarını kabartacak sözler söylemek, pohpohlamak: Münevver: 1 . Aydın 2 . Aydınlatılmış. |