ENGELAylardan kasım; Sonbaharın sonu. Senin gelişinle yuvam, İlk baharım oldu. Sarıp sarmalayıp kundağa, Verdiler seni kucağıma. Küçücük yüzün,minicik burnun. Bir ömre bedeldi, Koynumda uyuyuşun. Merak etmiştim ellerini, Görmeliydim minikliğini. Hemşire izin vermedi. Açma sakın üşür dedi. Kimbilir nasıl yumuşak Nasıl mis kokardı ellerin. Dokunamadım,Koklayamadım. Alıp götürdü seni, Ardından baka kaldım. Sonra Doktorum geldi odama Baban oturdu yanıma Tuttu elimi sımsıkıca. Bir terslik vardı! Hastamıydın bebeğim yoksa. Bir telaş sardı yüreğimi, Korktum baharım soldu diye.. Engel olamadım doktorun sözlerine Kelimelerinin birbir dökülmesine Kaçış artık yoktu. Sabredip öğrenmek vardı. Kendi lügatınca birşeyler söyledi. Lamobeli!Amnobeli! Ben birşey anlamadımki. Ellerim soğudu,Yüreğim dondu. Sonunda anladığım dilden konuştu. Tenimin rengi değişti, Yüreğim pırpır etti. Dilimde bir ohh çekti. Meğer bebeğimin yokmuş eli. Hasta değil ENGELLİydi. Tek elide olsa benimleydi İçim burkuldu tabiki. Rabbim böyle istemişti. Vardır bir mükafaatı İsyanım O’na olamazki. Kaç kadın var? Bu duyguyu tadamamış. Çok istese bile, ANNE olamamış. Asıl Engel düşüncelerde. Engel olun artık kendinize. Bir Anne için Evlatsa eğer, Kolu olmuş,olmamış ne fark eder. Benim için varoluşuna, Bu mudur? ENGEL... Nagehan Söylemez 20/10/2008 |