Rüzgâr söylüyor artık gönülden kopan hicranı!Dil sussa, Yürek hıçkırığın busesiyle Bahtın tınısını elemle yaşatsa Dağlar umutla aşkın hüznünü İklimlere yaşatıp sevdayı anlatsa Sine mütemadiyen yansa, Melal hülyasından hiç uyanmasa Ruhum kalbimin İnşirahına kapıyı ülfetiyle aralasa Çektiğim ahlar İdrakimde hakikati bıraksa Ölüm bir korku yaşatmadan, Kalbime dirilişin senfonisini sunsa Halimdeki bizarlık Bir nebze olsun azat olsa Sürur sinemin sayfalarında hicranın Katresinden esinle kurtulsa aşk yaşatsa Ne muhabbetle Nazar eğlediğim bir çiçeği koparttım Ne hasretine ram olduğum gönlün Senasında hıçkırıklarıma karşılık buldum Ne anıların deryasında saklanan Sancıları ıstırabın salıncağında uyuttum Sabrın ilzamında, bahtımın verilmiş Kararında kanaati gönlüme çaresiz sundum İnsan bu ya ne durur Ve ne de hukukunu hakkıyla bilir Aklın selimliğinden feragat ederek Nefsin arzularıyla nefeslenmeyi becerir İradeye ne söylenir, hesabın Ötelenmesine hayıflanarak nazar edilir Gönül aşksız hazan gibidir, Ne kadar çağlayan varsa ruh sessizliğinde azadedir Gel ey umutlarımın Muştu sunan muzafferiyeti Kalbimin hicran ile müsavileştiği, Hüznün halimde demlediği esinin lehçesi Bir gün dile gel, gönül kapımdan Aşkın iksiriyle ruhuma bir ilham ver Ne kadar mahzunluğum varsa bir çırpıda, Umudun solgunluğunu sineme ülfetle ser Ey rabbim sahibimsin, Niyetimin asliyesinden eminsin Fakirliğimi hakkıyla bilirsin, Nankörlüğümü kitabı celilinde dile getirensin Eksiltmediğin rahmetin hakkını Teslim edemediğimi nefsimden bilirsin Kıt aklımla iradem için azimeti tavsiye eder, Hikâyeleri nefeslenmemi öğütlersin Her vakit Gönlümün kapısı çaldıkça Bir ince sızı ibretin saadetini ruhuma sunar Ve hüznün çehresini halime bırakınca Boynum bükülür, gözlerim süzülür, Dilim sükûtun kadrine çekilir Ne kadar derdim varsa, Ummanın rahlesinde umut içinde Nasibe meftun edilir Mustafa Cilasun |