çalıya konan kuşu gördümkara üzüm gözlerinde kara öfke sızılar bir yanı arif bu kızın bir yanı deli yaprak dökecek değil ya ağaçlar her mevsim ilk yazla çiçek açmalı çok mu yalan söylediler ona hep mi inandı kanmasaydı masallara sönen yıldızları da sayamazdı o güzel gönlündeki nameleri ilk defa ben de duydum bugün sulu sepken şehir bugün her sokak ıslak kimsesiz kediler sahipsiz mekânlarda mahkum oturup damların üstüne göğe bakmalıyız tek tek seslenmeliyiz pervanelere yanmalı yanmalı yanmalıyız ışıltısını şimşeklerin örsteki duman sanmalıyız hani çekiç örse değdiğinde bir duman göğe ağar ya dumanın şavkından yere tebessümler yağar ya işte aynen öyle otağında dost yatağında su uykuya dalınca gün ışığını arz edermiş arza ömür denilen mahluk dün yokmuş bu an varmış sade yaşamak yanılsama belki de uyku gözleri hep mahmur Nurşen’in eller uyudu da o hiç uyumadı sanki çalıya konan kuş sonu belirsiz iş yaramaz bir kız çocuğudur o ağaçlardan inmez hiç söylesin artık içindeki şüpheci tufanlara dinsinler sadece bir geceliğine de olsa aklı sevimli bir aşifteye döndüğünde ve basit ve kararsız ve korkunç bin tane soru gelip başına konduğunda çağırırsa eğer bir kuşluk vakti mutlaka gelecektir kalbi torbasında azığı elinde zeytin dalı ne beni ne onu ne de âlemi fazlaca sorgulamalı perçemi güldür Nurşen’in gülüşü sümbül bir yağmur düşer düşlerine kuytu kaldırımlardan firar ipekten ince suskusu haykırır gecelere ay buluta değince |
Güzeldi
Selam,saygı ve dua ile