çaresizliğin dili
bağıra çağıra koşuyorum hayata
herşey bıraktığım gibi değil düşlerimi bozguna uğratan da kim dillerimi iğdiş eden kemirgenler gidin ,gidin yanıbaşımdan sevdalısı bekliyor şuncağazımın pencere önünde sardunyalar solgun,susuz bahçesinde hanımelleri ardında çiyanlar karaya boyandı yüzleri kadınların ellerinden çıkmayacak nasırlar al benekli bebeğim, bilinmezliğe gebe kaldım ben geçecekleri izleyeceğim yalnız karışmadan,kıyısından seyre dalacağım olanları.. benim sevdalım,benim yürek yaralım benimlesin de ne gayrı uzağın, ne gayrı tutunmayışın ellerime hangi şubatlarda seni üzdüler, bütün onikilerde ben beklerken seni, çaremi kimlere diyeyim de kime dökeyim ahvalimi söyle tanırlar,duyarlar da şaşıverirler ne yakıştırırlar,ne kondururlar sevdalıma halimi bir ben bilirim yüreciğimi bir ben emeğimin zincirlerine takmışım el ardı edemediğim seni inadına geleceğimi bağladım avuçlarına bayırları bitmeyen garip farklı sokaklar ve gece ve sen ve yanında ben nihayet çok yakarmıştım da sen bilmeden yaradanla aramda sır,o biliyor sabah olmayacaktı sanki hiç geçmeyecektin benden yine doğdurdun günışığını tez tez, yine sevdalarıma kilitli kaldı bedenim yine ağırım ben ve yine paramparça gecelerin sabahları dönüşleri aynı yokuşlar aynı garip sokaklar,ben bakmıyorum, kapadım gözlerimi sana çevirdiğim hayata..... esra boyoğlu |