ŞİÂR-I…bilmezlerin aynasında … barbarlar, sandıklar dolusu ölü taşırken Ortadoğudan. Çin seddi ürperdi ayaklarımın altında. I. ŞÎAR duyar-dünya/sızız biliyor musun? … Hanzala’nın ağzında emziği düşmüş medeniyet, Nuh’a kına yakmış tüm gelinler, omuzları çökmüş Çeçen mücahit, kundakları sökülmüş mülteciler, bahçıvanları öksüz Babil, kısır Nil, ur düşmüş Neron sözleri; taşralıların nasırlı dilinde savsaklandı ve cinayet yazıldı takvimlere. göbeksiz dünya, çığır yazgılarda paslı çivilerle zıpkınlandı tecelli edilmeyen acılarla. … şimdi çağ, çeperlerinde asılı canlar ortasında varlıkla kavi bir hiç. II. ŞÎAR ölüme çocuk sesi bağlamışlar imbik imbik … raspalanmış aynalar gerçeğin kibrinden karanlık, kör bir dünya icat ediyor çocukların ham kalabalıklara sığınak olan bedenlerinde. savaşın ve sevginin rengi, kaç sıklıkla dizildi rezilliğe bilinmez. ne zaman mümin-müşrik savaşında, insanlık doğacak çocuklar için? ya da herhangi biri için. … bilinmez!.. ŞÎAR’ım bilinmez!... Çünkü, bu topraklar en baş edilmez düşmanla savaşıyor, ölümle. III. ŞÎAR, Saddam’ın fahişeleri şimdi gebe, külümüzle Bağdat’tayız. … sonra Lübnan’ dan ağır bir kahırla yol alıyoruz. Beyrutlu bir annenin göğüs kafesinde sırra enkaz inanış, asırları kana kemirgen ruhlarda sıralanmış Hayfalılar… destanları takvimlerde kısırlaşmış Gazzeliler… soyu zincir halkalarında sökülmek istenen Mezopotamyalılar... gagaları çatlak kartallar karargahında ağırlanmış, Afrikalılar... beşikleriniz sallanmakta cellatların elinde. ey insafsızlık! insanlığın çağıltıları yükseliyor, neden herkes ölülerin diline yatıyor? milât kanla yazılıyor, milâtsız yaşayan Hanzala’nın sırtında. IV. ŞÎAR Ortadoğu üç kardeş, adları: … büyüğü:zûlüm … ortancası:ölüm … küçüğü:özgürlük … hemen şimdi içimde bir çocuk daha öldü adı Mahzen. Oysa çocuk olmak ne kadar zordu! Filistin’de, Mezopotamya’da anne karnında bir cenin olmadan önce... |
bu şiiri daha önce nasıl olur da görmem!
kendime hayıflanıyorum şimdi...
eyvallah şair...