benim gibi düşünmüyorsun sen,
kahvaltıdan önce kuşları beslemiyor,
selam veren simitci
çocuktan bir simit,
ufak bir tebessüm almadan geçiyorsun.
nereye kadar koşacaksın anlamıyorum.
dualar etmiyorsun,cenazelerede gitmiyor,
öyle
zaman özürlüsünki,beni bile takmıyorsun.
istemesende,sende bir gün arkana bakacaksın.
üzüleceksin,hatta yüreğinle başbaşa kalıp,
nasır turmuş kalbine sitemle haykırıp,
yıllara isyan edeceksin,gözlerin nemlenecek.
ezileceksin yetim bir
çocuk gibi acılarınla.
kanadı kırılmış bir kartal gibi çırpınırken sen,
seninde ulaşamadığın everestler olduğunu öğreneceksin.
belki sevmeyi becereceksin,bir
annenin can verdiği,
seninse hor gördüğün kıymetlisinden bir gün,
bir çocuğunun olmasını dilerim allah’tan sana.
sonra tutacaksın onun minik ellerinden ve bırakamayacaksın.
işte o
zaman beni ve diğerlerini hatırlayacaksın,biliyorum.
arkanda bıraktığın,sana tutunmaya çalışan insanları,
sana uzanan ama tutmadığın o elleri,düşüneceksin.
unutmaki bir gün bitecek bu hayat sende tükeneceksin.
arayacaksın beni ve benim gibi yok saydıklarını.
biliyorum çok geç kalmış olacaksın hataların için.
o
zaman bulunduğun şehirde en uzcuz mezarlığa,
para vermeden toplayacağın papatyalarla gel.
mezartaşı bile olmayan bakımsız bir mezar olacak,
ben orada senin bana gelmeni bekleyeceğim.
çünki kapattım bu
dünyadaki seninle olan defterimi ben.