ne yazsam eksik kalırey sarçalrında kaderimi ördüğüm saklı dilber nihavent gözlerini kaçırma benden sesime ses ver ki aşıkın maşuka yar olsun ey gözlerinde bağdatı gördüğüm küskün gülnihal... dertleşir ahuzarlarım figanda ne dilimde söz, ne yüreğimde bir mecal kaldı iki yabancı sınırın mayınlarında dolansakta saklarım içimde seni. samarrada saklarım saçlarının gölgesini. güneşe veririm nemrutta agıtlarımı. sesimin soğuk yalnızlığında geceye gelin olan yarim örterim üstüne tüm kardellenleri. açmayan günün hasretini çekerim bir masal bekçisinin sokağnda dolaşrım ve her kaldırıma ismini veririm sırça köşklerin, saatsiz gündoğumu... bağlasam ruhumu çarmığa çekilirmi göge bilmem. ibrahimi yangılarda soğurmuyum bilmem. ve bir sineğin kanadında dallanır mı canım bilmem. perdelerin arkasında gizli kalımş gülcemalim. sırrına sır olsamda açmam yüzünü. saklarım en zor anlarımda seni. şimdi elime el verdesem verirmisin istanbulum palandökene ses versem çığlığım olurmusun ya da sıcak bir çayın dumanında buğu olup maşuğum olurmusun... selçuk bozdağ/ gaziantep 26 mayıs 2010 |