1
Yorum
0
Beğeni
5,0
Puan
1973
Okunma

Meleğim
Sensiz geçen yeni bir günün sabahında
gecenin solgun yüzüne inat
Şavkıyla çevresini kıskandıran mehtaba veda etmenin
Ve yeni bir güne kızıl örtüsüne bürünmüş
arz-ı endam ederek gelen
yine sensiz bir gün yaşatacak olan güneşe
buruk ve kırgın
merhaba demenin
hüznünü yaşıyorum...
Meleğim
Sensizliğin içime yüklediği boş vermişlikle,
hayatın anlamsız adlı sokağına girerken
Ve yine sensiz bütün ifadelerin
yalın ve temelsiz kaldığı
cümlelerin içerisine kendimi hapsederek
Yusuf’un atıldığı derin kuyudan gelircesine
o kelimelerin ve sözlerin
manalarının arkamdan ağladığını
duymanın
hüznünü yaşıyorum...
Meleğim
Kötü anıları unutup
güzel anıları hatırlamak üzere programlanmış
İnsan organizmasına tezat,
ikilem nehrine girmişçesine
Sana yaşattığım acının verdiği ıstırapla
zihnimi altüst etmenin
Ve yine içimdeki ateşin bir volkan gibi,
gönül dağından aşağı
etrafını yakarak, yıkarak,
dağlayarak akmasının
hüznünü yaşıyorum...
Meleğim
Sana ulaşmak için nafile gayretlerin acemi,
bir o kadar çocukça davranışların
sanki ilkokul talebesinin öğretmeni karşısındaki
ürkekçe tavırlarını sergilerken
ayağımdaki prangaların yol açtığı izlerin
bileğimde değil de,
ta yüreğimde hissetmenin
hüznünü yaşıyorum...
Meleğim
Hüzünle ıstırapla bir sonbahar akşamı
kuru ağaçtan düşercesine
ömür takviminden yaprakların düşüp tükenmesinin
Hiç eksilmeden sürekli akan
ve tazeliğinden bir şey kaybetmeyen nehir gibi
ruhundan süzülen gizemli güzelliklere
asla ulaşamayacak olmanın
hüznünü yaşıyorum...
Meleğim
Anladım ki
uzun bir gecenin küçük vadeli uykusunda görülen
kısa metrajlı film gibi,
anlık bir rüya tadında
yaşamıma giriş ve çıkışında
bir nefes alıp vermek kadar kısa
ama hayati olacak olmasının
hüznünü yaşıyorum
Erkan Esendağ
5.0
100% (2)