kadınlarım
birde şu kendime yenilmelerimden kurtulabilsem,
bıraksam başkalarının elleri ve ayaklarıyla uğraşmayı, doyamadığım kadınlar var, dokundukça ıstırabım bine katlanıyor, acıları hep içimde kaldı çoğunun, gündüz gibi uykusuz kalıyorum hep,hatırladıkça kadınlarımı. tabiyatları benim doğam gereği hep soğuk olur,dokunduğumda kuralsızca... dalabildiğim en derin okyanusta onlar, ki onlar için tırmanabildikleri en yüksek dağımdır, bütün şatafat ve görkemimle dikilirim önlerine ve aşmak isterler, kuralsızlığın matemiyle hep hüzünlüdür kadınlarım, ayrılık vakti arefesinde, gelecek kaygısı; geceyarısı karanlığı gibi çöker, gözlerinin altına simisiyah halkalar oluverir, oysa imparatorluğumda geçirdikleri günler, en güzel düşten bile tatmin edicidir onlar için, boğuveririm bilgeliğimle, başları döner ansızın, bir anda aciz kalırlar, Nietzsche bile böyle yücelmemiştir, Zerdüşt bile böyle bir çıkmazı oluşturamazdı. erdemim içimden gelir, kadınlarım ise erdemimden, ben SU’yum artık; temizlerim,berraklık içimden gelir, can veririm; ki bensiz hayat düşünülemez, yokederim; nankörleri şizofrenimin sebebidir iki molekülden oluşmam birde şu kendine yenilmelerinden kurtulabilseler, KADINLARIM... Ç.p. |