-Her aşk hikayesinin bir yananı vardır sanılır...Giden gider, sadece kalan mı yanar? 4.10.2006 -
Yürekte bin bir emel dans eder, Atlar şaha kalkmış, yelkenler fora, Kıvrak dansıyla rakkasedeki gözler, Bin arzuyu atıp geriye Gider gönül kervanına sığınır. Bir sisli hava ki yüreğe inat, Güneş oyun oynar bulutla... Kadın, bin naz eder bilmeden, Göz süzüp iç çekip işveyle Geceye sarılır özlemle. Şaklayan kamçı, umudu yıkar; Toplanır otağ, ayaklanır bey.
’Sevmiştim’ diyemeden diller dolanır, Gah ileri, gah geri kumlar savrulur Yürekler bu odla yanar kavrulur. Öyle bir ah eder ki kadın, Bilmeden giden yüreğin sevdasını. Dağlar ses verir çığlığına, Savrulur dört bir yandan yel... Alır otağı, beyi, atıyla içine, Fırtınadan arta kalan hüzün.
Çökmüş bir omuz, göçmüş içine. Feri çekilmiş gözler, kor içinde. Rakkase unutmuş dansı, müziği; Ağıda çöker, eller dizinde: ’Bir bey oğluna tutuldum kaldım. Sevgime ses verir, inanır sandım. Altın tasın suyuyla yıkatır umdum. Savrulup gitti, yel miydi ne? Ta başından bana el miydi ne? ’
Ve gidenin, dağların ardındaki sesi Yankılandıkça savrulur; ağlar, duyan: ’Sevdiğimi diyemedim ey yar... Sevemedim saramadım a can! Görmez sandım gözlerimi ben diye, Neyleyim bu otağı ben, ocak diye! ’
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
BİR AŞK ŞAİRİNDEN şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
BİR AŞK ŞAİRİNDEN şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
’Sevmiştim’ diyemeden diller dolanır, Gah ileri, gah geri kumlar savrulur Yürekler bu odla yanar kavrulur. Öyle bir ah eder ki kadın, Bilmeden giden yüreğin sevdasını. Dağlar ses verir çığlığına, Savrulur dört bir yandan yel... Alır otağı, beyi, atıyla içine, Fırtınadan arta kalan hüzün.
Çökmüş bir omuz, göçmüş içine. Feri çekilmiş gözler, kor içinde. Rakkase unutmuş dansı, müziği; Ağıda çöker, eller dizinde: ’Bir bey oğluna tutuldum kaldım. Sevgime ses verir, inanır sandım. Altın tasın suyuyla yıkatır umdum. Savrulup gitti, yel miydi ne? Ta başından bana el miydi ne? ’
Ve gidenin, dağların ardındaki sesi Yankılandıkça savrulur; ağlar, duyan: ’Sevdiğimi diyemedim ey yar... Sevemedim saramadım a can! Görmez sandım gözlerimi ben diye, Neyleyim bu otağı ben, ocak diye! ’
Sevda yelleri rüzgarı sarmış mısraları öyle güzel bir anlatımdı ki kendimi alamadım şiirin büyüsünden hocam yüreğine gönlüne sağlık varol değerli hemşerim saygıdeğer hocam...En kalbi selam ve saygılarımla.
Ve gidenin, dağların ardındaki sesi Yankılandıkça savrulur; ağlar, duyan: ’Sevdiğimi diyemedim ey yar... Sevemedim saramadım a can! Görmez sandım gözlerimi ben diye, Neyleyim bu otağı ben, ocak diye! ’
Kutlarım değerli hocam harikaydı dizeler, çoktandır göremedim sizi sayfalarda, ya ben kaçırdım bu yoğunlukta, ya da bir süreder yoktunuz, saygılarımla...
Gah ileri, gah geri kumlar savrulur
Yürekler bu odla yanar kavrulur.
Öyle bir ah eder ki kadın,
Bilmeden giden yüreğin sevdasını.
Dağlar ses verir çığlığına,
Savrulur dört bir yandan yel...
Alır otağı, beyi, atıyla içine,
Fırtınadan arta kalan hüzün.