Titreten o melalin firkatiyle şad olayım!Issız ve bir o kadarda derin sulardayım Ne dalmanın, ne avare olmanın serkeşliğinde bulunmaktayım Zihnimi işgal eden, yüreğimi inleten, sinemi hicrana sevk eden efkârı solumaktayım Bazen ayılıp, yaşadığım sancıları unutup, süruru kuşanıp kansam da yine vurgunum Ne yanmanın farkında lığında olanım Ne dağlanan yüreğin vurgunluğunda soluyup, asilik yapanım Uysallığın kadrinde, tefekkürün teşekkülünde, inşirahın hasretinde nefesi bırakanım Müddeti nefesi ömrün hüzünlü sahnesini ve hevesin derdest eden elemini anlatamam Aşk bitti diyorlar, bilmem ne yaşıyorlar Ruhun insicamından, kalbin suskun çığlığından söz mü ediyorlar İradeyi lav eden, gönlü hasrettiren, hissiyatın ülfetini inkişaf ettireni görmüyorlar Gönül kapısı açılmayınca, âlemin ufkundaki ayetler okunmayınca, elbet farkı başka Ağlamak pek tabii olan bir hissiyattır İnsanın yaratılışıyla ilzam olan en mukadder sanattır ve haktır Duygusallığın serencamında dile gelen meramın adresinde vücut bulan hicrandır Hissedilen ne varsa, edebin deruniliğini kuşanmak farksa, yakarışlar feryatsa hardır Esin, hıçkırığın sükûtuyla dağlayandır Dil sussa da, gözler baksa da, umutlar kanatlanmayınca acıdır Aşk, kalbin mayasıdır, uzletin sadakatine müdrik senasıdır, hissiyat farklıdır Akıl ilme, nakil kavle, istişare edebi delile, şura tahkikin fevkindeki kalple furkandır Mazlum hale düşmüş millet zanlıdır Failin refakatinde, maslahatı methiyede, günü kurtarmak bahanedir Bahşedilenin farkını unutarak, âlemi deryanın feryadını duymayarak nefsanîdir Ne kalbi suçlamak, ne ruhun hicranıyla yanmak kifayetsizdir, aşk onun için zevktir Nisa, sezginin ferahlığında abidedir Kalbinin ve iradi tahkikin netliğinde ülfettir, aldanıyorsa hissi nefestir Adam, âdemliğin rüknünde, erdemin güdümünde, sadakatin rahlesinde bir sanattır Azimet için en kutsi farktır, akidesine sadık değilse bühtandır, sadece beşeri farktır Mustafa CİLASUN |