Ankara Baladı
Sen yoksun ya, üşür avuçlarımda Ankara!
Toplanır kışın sancısında sis, kahır; kalesinde hüzün dalgalanır. Çankaya yokuşuna teyellenir hasret. Dolanır başı üstünde kara bulutlar. Buz tutar sular, kırık kanatlı arzular yalpalanır. Ah, Ankara’nın sisli yamaçları! Gönüllerde güvercin gözlü hayaller palazlanırken, Nazlanırken periler, Gönlümde naz sancağı parçalanır. Sen yoksun ya, düşer Ankara kalesi. Suçlarımda pişmanlıklar, avuçlarımda Ankara üşür. Gecelerinde karalar bağlanır, gönüller dağlanır. Avurdu çöker zamanın, yaşlanır saatlerde akrep yelkovan. Takvimler hayıflanır. Ayaz, yaza rahmet okutur, Ankara bu mevsimde gariban korkutur. Çankırı Cadde’sinden aşağı bir garip hayal yuvarlanır. Çerkeş sokak ırgalanır. Ululanır Ulus, Ulucanlar canlanır… Hamamönü , Cebeci düşer hayatın döşüne. İbn-i Sina, Numune, Hacettepe hayat hastalanır. Dikimevi’nde dikilir gecenin söküğü. Samanpazarı’nda tamir edilir günün kırığı döküğü. Bent deresi’nde haya bulutlanır, Hayalarına iner ademoğullarının aklı. Kokuşur et pazarı, Günahlar, ahlar kanatlanır. Tövbenin içinde pişmanlıklar, tövbe öksüz tövbe yetim. Kimseyi suçlamak değil niyetim. Yüreğimde Ankara harmanlanır. Bir fidayda arefesinde an, hava bulutlanır. Yılkı bakışlı bir akşam üstü, yokluğun pişmanlığın kollarında yol alır. Üşür toynakları zamanın, Ankara mazide kalır. An gelir, ölüm meleğinin canını da ölüm alır. Teyellenir yakası hayatın ölüme. Gülüme, üşüyen avuçlarım yadigâr. Anılarda bir sevda bulutu kelep kelep. Kollarında kelepçe zamanın, zamanda tutuklanır. Kulaklarımızda bir sala yankılanır. Teneke yamalı gecekondulara konar güvercinler. Ankara efkârlanır… Ankara,08.05.2010 İ.K |
selamlar tebrikler