Alp Er TUNGA DESTANI (Gülce-BAHÇE)
Alp Er TUNGA DESTANI (Gülce-BAHÇE)
Harun YİĞİT (A)sırlar öncesi şu insanoğlu Ö(L)dürerek yaşamaya alışmış Ya(P)tıkları katliamla övünüp Ülk(E)ler fethedip alem dolaşmış ‘’Kade(R)’’ deyip birbiriyle dalaşmış Bazen (T)oz konarsa hakan tahtına Rüzgâr (U)ğultusuyla gelir savaşlar Yıkılır (N)ice konaklar Kanı akar (G)ençlerin oluk oluk Kin yazdıl(A)r gelen çağlara Alp Er Tunga destanına gelelim …..Doğru okuyup da doğru bilelim ………Gerçeği bozmadan biz anlatalım ………….Anlatalım oğul, uşak; nesil nesil, kuşak kuşak ……………Tarih bize, biz tarihe kavuşak, Zaman deli toynak, su başında duruyor Akreple yelkovan sonsuza kuduruyor ……Dün bugün olanda, ………..Asırlar bir Gülce’ye oluk oluk dolanda Hani var ya bilirsiniz: ‘’ Alp Er Tunga öldi mü İsiz acun kaldı mu Ödlek öçin aldı mu Emdi yürek yırtılur ‘’ diyen destanda Yiğitler yiğidi Alp Er Tunga Öğrenelim neler etmiş? * …………………………………Sevgiler kadar büyüktür kinler ! Ve Bir gün ölünca Güçlü olan Şahların şahı İran padişahı; Turan yurdu kağanı Duyar duymaz öldüğünü Bunu hemen fırsat sayar Toparlayıp Türk Ulularını ‘’Bize öç alma zamanı gelmiştir’’ Diyerek kükreyip göğü delmiştir. Boyu servi gibi göklere uzar Fil kadar güçlüdür bastı mı ezer Aslan pençesiyle düşmana mezar Kazar imiş Alp Er Tunga Yırtıcı bir kılıç gibi keskindir dili Beş küreğe bedel kocaman eli Kafası kızınca deli mi deli Tozar imiş Alp Er Tunga Ve Savaşın Hazırlıkları Yapılırken bir yandan At sesleri gelir meydandan Türk padişahının öteki oğlu Alp Arız Babası Peşeng’e bağlı Bir telaşla gelir saraya …………‘’Sen Türklerin büyüğüsün. …………….Boşuna savaşmayalım ……………….Bizden güçlüdür İran ordusu’’ Der… * Bugünkü göçlerle, savaşlar, kıtlık Kaç asır sonraya taşır yarını Öfkedir yok eder şu insanlığın Daha yaşanmamış ilkbaharını, Yürekten yüreğe nakışlandırır Kan çiçeği açan ağaçlarını Gökyüzü, yeryüzü yapamamıştır Komşunun komşuya yaptıklarını * Turan Padişahı Peşeng girer söze Söze girerken ‘’Barışık ol kendinle’’ ‘’Dinle oğul, bilirsin İran’ın yaptıklarını bize Bize nice acı ve zulüm saldılar Saldılar çakalları başımıza Başımıza geçsin Alp Er Tunga Tunga, avda aslandır Aslandır, pençesiyle saldırır avına Avına fırsat vermez, bunu böyle bil Bilgelikleri Tanrı ona verdi Verdiği gücün en kudretlisi fil Fil gibi güçlüdür her savaşta Savaştan galip çıkın Çıkın da alın atalarımızın öcünü’’ Der Peşeng Oğluna ……..‘’Varın gidin ……….Ovalarda …………Otlar bitince …………..Ordunuzu Amul’a …………….Yürütün İran’a doğru Er kılıcı çalmak gerek İran suyu kan boyansın Vur kılıcı ölmek gerek Aşınızı yiyin için Döşünüzü siper açın Meydan yiğit görsün hele Ar namusu bilmek gerek Zulüm gördük zalimane Ölüm verdik hane, hane Mübarek olsun kazanız Var öcünü almak için. Gün Geldi Baharda Türk ordusu Alp Er Tunga’nın Emrinde orduyla Yürüdüler İran’a İki ordu karşılaştı Türk kahramanlarından Barman Çekti kılıcını: ‘’Hodri meydan’’ Kimse yanaşmaz İran ordusundan İran’lı kumandanın kardeşi Yaşlı Kubât çıktı meydana Yem etmedi kardeşini Türk savaşçı Barman’a İki yiğit birbiriyle yarıştı ………Barman kargısıyla Kubât’ı yendi ………….İran’lılar buna karşı direşti ‘’Bu dövüş burada bitmedi’’ dendi. Türk ve İran orduları vuruştu Eşi görülmemiş bir savaş oldu Nice başlar kopup yerlere düştü Alp Er atık amacına erişti Bir çok anaların gülleri soldu Bundan sonra gelmeyecek barıştı Ve Mağlup Düşünce İran şahı Zeva dağına Çoluk çocuk bir de Kadınları yolladı Ölüm senin AVCINDADIR, sen onun AVISIN Koruduğun bir CANDADIR, sen canın EVİSİN Ölüm hata affetmez, gözünü açık tut Vücuttan akan KANDIR, sen onun DEVİSİN. Türk ve İran orduları iki gün Durup dinlendiler dağlar başında Körpecik gençlerin cansız bedeni Diz çökmüş analar ağlar başında Nihayet İran ordusu Bozulunca o gece Sığındı Deshir kalesine Göz koymuş Şah’ın kellesine Kuşattı o kaleyi Turan Kağanı Her yandan Bunu duyunca ……Kâbil’in Padişahı ……….Binlerce genci ………….Bir araya topladı Çok yamanmış Zâl …….Savaşıp Türkler ile ………...Kesti kafa, kol …………..Nam saldı dilden dile Öfkelendi Alp Er Tunga Kılıç çaldı esir Şah’a Saraydaki tutsakları Öldürecekti ki daha Engelledi Kardeşi Alp Arız.. Alp Er kızıp yola çıktı Dehistan’dan Rey’a geldi Başına tacı giyip İran padişahı oldu ………..Ne …………..Duysun ……………..Olanlar ………………..Çoktan olmuş İnsanları yedirip de içiren Saraydaki tutsakları kaçıran Öz kardeşi Alp Arız’ı öldürdü Zev denilen biri İran başına Geldi ama bakmadı göz yaşına Beş ay milletin, kan döktü aşına Gece gündüz saldırdı ha saldırdı Kan Akıp, Can gider. Bunca savaş, Bunca kıyımlar, Olur da; Olmaz mı kıtlık? ………Olan oldu bir kere …………..Kan döküldü boş yere ……………İnsanlar usanmıştı ……………..Çok canlar vere vere Kapılara kıtlık gelip dayandı Bu da yetmez gibi insanın soyu Tükenecek diye korkulur oldu Birleşti padişahlar, şahlar Oturup bir masaya Barış yaptılar Sonunda. Savaşa Alışmış insan Burnunda kan kokusu Ruhunda can korkusu Dolaşır oldu Birlikte Az Gitti Uz gitti Bizim barış Ne de tez bitti İran şahı Zev ölünce Barış da öldü böylece Uluların ulusu Turan Ulusu Peşeng Haber saldı oğlu Alp Er’e ………….‘’Ceyhun’u geçip ……………..İran tahtına otur’’ Yapıldı bütün hazırlıklar Ordusunu topladı Alp Er Tunga Bunu duyan İran’lı Zâl’a haber uçurdu Zal İhtiyarladığını söyleyerek Oğlu Rüstem’i yolladı ………İki ordunun öncü dövüşünde ………….Türkleri yenen Rüstem ……………Keykavus’u ………………Oturturdu İran tahtına Günü gelince Keykavus İran’ın tahtına geçti Alp Er Tunga kılıç ile binlerce insanı biçti Zaloğlu Rüstem Türkler le çetin savaşa girer Kocaman bir orduyu dövüşe, dövüşe yardı Alp Er ile karşılaşıp bin yüz altmış Türk’ü kırdı Günü gelince Keykavus İran’ın tahtına geçti ……….Keykavus’u tutsak aldı Araplar ………….İran birden karıştı ……………Bunu duyan Alp Er ……………….Yürüdü İran üstüne *** Seyhun, Ceyhun ve Aras’da akan ……..Bin umut çizgisi ………..Aral, Hazar, Van gölünden ………….Bin umut su kuşlarında ……………..İnsan yüreğinde öç, kin. nefret ……………….Zaman tünelinde coğrafya …………………..Ey yüreğim sabret! Su taşırım su ………Hazar’dan Van gölüne ………….Atımın nal sesleri böler geceyi …………….Çözer kervankıran mevsimleri ………………Boy boy, soy soy ………………….Uzanan şu bilmeceyi Bir rüzgârdır eser batıdan doğuya ……………………..Mevlana’dan ney sesi, ………………….Yunus omzunda heybesi ………………Heybe içinde alıç meyvesi ……………Hoşgörü, esenlik, sevda yüklü …………Ve Acem güzellerinin gözlerinde aruz ……….Gazeldir, kasidedir yağar …….Yağar da bayram eder ruhumuz… ….Gelinler gider düşlerinde barış …Asya’dan İran’a Anadolu’ya Gök boncuk gelinler… Kahramanların elinde oyuncaktır tarih …..Kahraman yoğurur zaman teknesinde tarihi ………Veya ………….Tarih dişi, tarih doğurgan, tarih anaç …………….Kahraman doğurur ………………...Kahramanı öldürmek için *** Tüm İran’ı karıştırdı eğlence ve aşk oyunu İran’lı öğrenemeden Türk Kağan’ın huyunu Ordusuyla yola çıktı yok etmek için soyunu Alp Er Tunga kılıç ile binlerce insanı biçti Bir baştan ….Bir başa ……İran’ı ……...Ezip geçti Ve ….Zâl’den ……İstedi ………İran’lılar …………Yine yardımı. Zâl, şah’ı kurtarıp Birleştirdi orduyu Yürüdü Turan’a üstüne. Turanlının yarısı öldü Kanlı ve çetin geçen savaşta Zâl’a karşı yenildi Alp Er Tunga! Kimi zaman türkü olur kılıçlar Meydanlarda şangır şungur öterler Kimi zaman döşte kalır kılıçlar İki düşman kucaklaşıp yatarlar …..Biter mi sandın savaşları? ……..Bitmez bir türlü ………...Uzadıkça uzar …………..Kimi zaman olur …………….Yayıldıkça yayılır Ne can tanır, nede canan Fırsat düşmez barışa Kin girmiştir iki ulus özüne Kan görünür her birinin gözüne Güven olmaz kılıçların sözüne Kavgada gürleyip nara atarlar Yerin yedi kat altında Uykuya yatmış barış Kördür görmez Sağırdır işitmez ……………..Bu defa işe ………….Pehlivanlar karşılaştı ……….Teke tek dövüştüler Üstün çıksa da Türk pehlivanlar Zaloğlu Rüstem Yedi pehlivanla girdi meydana …………İş dönüştü savaşa …………….Savaşarak Alp Er’i yendi ……………….Yendiği Turanlının yarısı öldü …………………Öldü yine binlerce can …………………….Can çıktı, kan aktı. Yapılan savaşlarda nice kanlar döküldü Kızıla boyanıyor bütün ovalar, dağlar Olan bu kıyımlara tanıklık eder çağlar Nice canlar yandı da çok ocaklar yıkıldı Saklanmıştır insanın içinde saklı durur Bastırılsa bu duygu elbet değişir yazgı Kavgalarda ölümdür, ozan dilinde ezgi Gemini vurmayınca patlayıp dışa vurur Kılıcın birbirine her değdiği o anda Karanlık gecelerde birer şimşek çakıyor Dokunuşta, vuruşta, canda teni yakıyor Tek bir rengi görürüm, dökülen kızıl kanda Birleştiler toprakta, karışıp da gittiler Güz geçti bahar geldi, ot olup da bittiler …..Tarih boyunca ………Nicesi geldi geçti ………….Tazecik gonca ……………Gövdelerden baş uçtu Çocuklar ağlar Savaşların içinde Yakılan dağlar Büyüklerin suçunda Alp Er bir gün rüya gördü Rüyasını hayra yordu İranlıya haber saldı; ‘’Artık biraz barış’’ dedi Açıldı Barışın gözü! Ömrü savaşta geçse Barışçıydı Zaloğlu Rüstem Bu barışa karşı çıktı Keykavus Zaloğluna ve Siyâvuş’a Kötü, kötü davrandı Zaloğlu gitti Yurduna Siyâvuş varıp Alp Er’e sığındı Böyle terk eyledi yurdu yuvayı Gang şehrine gelip, Türk kahramanı Pira’nın kızı ile kurdu yuvayı ….Kurdu da ……Bakalım sonrasına ……….Neler gelecek …………Sağ olan başa? Müjdeli haberle yüzleri güldü Eşi Ferengis’ten bir oğlu geldi O çocuğun adı Keyhusrev oldu Mutluluk birlikte sardı yuvayı ….Savaşçının mutluluğu ……..Baharda yağan kar gibi ………..Doruklarda bile tutunamaz ………….Erken eriyip …………….Karışır suya BEY-AZ dönekler çoktur, yüzüne KARA SÜRDÜ BEYAZ yağan kardan ak yüzünü KAR-A-SÜRDÜ FİL-İZLERİNDEN toprak artık düşüyor DÂRA FİLİZLERİNDEN çatlar, kandan bu kaDARA Ve Çıkar Ortaya Siyâvuş’u Çekemeyenler. Alp Er Tunga ile Açarlar arasını. Siyâvuş öldürülünce Zaloğlu bunu duyar duyar Hemen bu fırsatı kaçırmadan. Öldürür Alp Er’in oğlu Sarkay’ı Alp Er’de ….Boş durur mu hiç …….Öcünü almak için ……….Yürüdü İran üzerine …………..Yenildi Zaloğlu’na, yenik düştü ……………..Çekildi ta Çin denizine ………………..Bir de baktı yıkılmış ……………………Turan’ın yurdu ……………………….Kahroldu. Öç almaya yemin etti Yürüdü İran üstüne Astı, kesti, yakıp yıktı Yürüdü İran üstüne Hakim oldu Yıkılmış bir İran’a ……..Kıtlık çıktı ………..Yedi yıl sürdü! ………….Savaşlarda vuruldu insanlar …………….Açlıktan kırıldı insanlar İran’ı kurtarsın diye Tahtı bıraktı Keyhüsrev’e Keyhüsrev ilk olarak Alp Er’e vurdu Vurduğu yerde yenik düştü Düştüğünü Rüstem gördü Gördü, içi kan ağladı …..Ağladı ……...Çağladı ………..Yürüdü Alp Er’in üstüne …………...Bozup ………………Bozguna çevirdi Türklerle birlik olan Çin hakanını etti tutsak GÜLERKEN düşmanları Alp Er Tunga’ya bakın Dedi: ‘’Açar mı acep açar mı ki GÜL ERKEN Bel bağlarlar sarayın önündeki ASMAYA ASMAYA götürseler bitmez içindeki Kin Çin de katıldı bu teraneye …….Yürüdü İran üstüne ……….Vurdu Zaloğlu Rüstem’ …………Kaybetti Alp Er …………..Keyhüsrev hakim oldu ………………..Dünya’nın üçte ikisine * ……..Dünün gücü kılıç, nal ve bilekti. Bugünün gücü ise Para (Bilim) Keyhüsrev, Turan yurduna Elçi yolladı Bijen’i Alp Er’in kızı Menije’yi Görür görmez aşık oldu. Bunu duyan Kağan Attı Bijen’i zindana Kovdu kızını evden …………………………..İran Padişahı, ……………………………Genç kumandanından haber alamayınca ………………………………Zaloğlu Rüstem’i yollar. Yollara düştü Rüstem tüccar rolünde Dağları aştı Türk sarayına vardı Gizlice girip Savaşçıyı kurtardı Menije’yi de Ta İran’a götürdü. Bunu duyunca Küplere bindi Alp Er Ordu yığınca Meydana indi Alp Er Yine Rüstem’in sayesinde İranlılar kazandı bu savaşı Karluk’da beyleri topladı Her biriyle karşılıklı konuştu Dedi; ‘’Ben dünyaya buyruğu Geçirirdim bir zaman. Şimdi noldu!’’ ‘’Minûçehr zamanında bile İran Turan’a denk olamamıştır!’’ Ve Bugün İran’lı Sarayıma Kadar giriyor Sarayımda bile Beni tehdit ediyor Çin ordusuyla birleşip Yürüyelim İran üstüne’’ Orduları yolladı savaşa Yine yenik düşer Alp Er, Rüstem’e ‘’Yenilen pehlivan güreşe doymaz’’ derler. Yenildikçe öfkesi katlanıyordu Turan padişahının! Yine toparlandı Ölümden kurtulunca vardı Çin HAKANINA YORULMADI Alp Er Tunga, yılgınlığı bilmedi KANINA kastı vardı, İran’lı Keyhüsrev’in Bir intikam peşinden koşmaktan YORULMADI Yine saldırdı. Nafile. Zaloğlu Rüstem Zorlu bir savaşçıydı. Gönderdiği ordu bozuldu. Yemin edip ant içti öç almaya Uzaklardan seziliyor ölümün sesi Kılıç, kargı seslerinden meydan geçilmez Gövdesinden ayrılmış bir başın nefesi Gözlerimi yakar gider yine açılmaz …..Henüz vakti gelmeyince ekin biçilmez …..O demeden dallarında güller açılmaz …..Ölüm gelir yiğitlerle toyu seçilmez Gencecik oğlunu ölüme yolladı Evlat acısını tattı Alp Er Kağan Bayrak yaptı kanlı gömleği salladı Gömlekteki kandı yüzüne yağan …..İntikam hırsıyla tutuşarak yandı …..Yandıkça yüreği acılara bandı …..Cepheden evladın cesedi geldi İki gün boyunca çarpıştı ordu İntikamı için oğlu Şide’nin Öcünü almaktı ölüp gidenin İnsan birbirini vurdu ha vurdu. …..Saldırıyor Alp Er aslanlar gibi …..Öfkeye kapıldı aklının dibi …..Velhasıl bozuldu bütün asabı Her sefer Keyhüsrev Olurken dev Türk padişahı Yeniliyor Alp Er. *** Hz. Mevlana şöyle söylüyor; ‘’ Hiddet ve asabiyette ölü gibi ol’’ *** Keyhüsrev’e öfkelenen Alp Er Kara Han’ın ordusuyla birleşti Buhara’dan geçti Gang’a Cennet gibiydi Gang Toprağı mis Tuğlaları altın. Kuşatmaya başladı Bu güzel şehri. Alp Er İran’lılara su vermiyor İranlılar da Önlerine çıkan kale, Saray yakıp Kadın Erkek Yaşlı demeden öldürüyorlardı. …………..……………İki ordu Gülzâriyum ırmağı kıyısında karşılaştı Atların nalları, kılıç sesleri Bir ölüm kokusu sardı meydanı İntikam yemini kokar nefesleri İyiden iyiye gerdi meydanı Galip gelecek elbet Bileğin gücü Ölen olacak elbet Acı mı acı Keyhüsrev çok yaman çıktı Alp Er’i üst, üste yıktı Gang kalesine kapanıp Bir çıkış yoluna baktı Ve Rüstem Keyhürev Birleştiler Kartallar bile Üstünden uçamaz Bu yüksekçe kaleyi Kuşatıp ateş yaktılar Kalın duvarları yıktılar KALENİN etrafına hendekleri kazdılar Katranı kaynatarak bol, bol ateş YAKTILAR Kaleyi aldı Persler, meydan galip OLANIN BAKTILAR Alp Er Tunga elerlinden kurtulmuş Ölümden kurtulunca vardı Çin HAKANINA YORULMADI Türk hakanı, yılgınlığı bilmedi KANINA kastı vardı, Turan Padişahının İkisinin öç suyu bir türlü DURULMADI… Pusuya Düşürüldüler Çin Padişahı korktu Keyhüsrev’e elçi yolladı ………Bağışladı canını Hüsrev ………….‘’Alp Er’e yardım etme’’ …………….Diyerek ……………..Nasihat verdi ………………Çinliye Alp Er, bir avuç savaşçıyla Çekildi ıssız çöle Sonunda ucu bucağı olmayan Zere (Hazar) denizine geldi Geçmek istedi bu denizi. Yaşlı denizci; ……….‘’Bu derin denizi geçemezsin. …………..Yetmiş sekiz yaşındayım, …………….Bu derin denizi geçeni görmedi’’ dedi Bir gemide Bin yelken açtılar Varıp Gangıdız’a ulaştılar Savaşlardan yenilmekten yıkılmıştır Kağan Alp Er Ta çöllerden geçer artık, varıp bir yer edinmiştir Esir düşmek ağır gelmiş ‘’ölmek yeğdir deyip kaçmış Susuz yorgun yollar aşmış, durup bir yer edinmiştir O dağlarda dolaşmış aç, ya Keyhüsrev neler düşler İçinden kin alevlenmiş, vurup bir yer edinmiştir ‘’Geçmişi Düşünmeyeyim Talih bana dönecek’’ Diyerek, orda yatar uyur. *** Gün Gelir Keyhüsrev Alp Er Tunga’nın Öğreniyor yerini Yedi ayda aşar denizi Sonunda işgal eder Gangidiz’i Turan’ın kağanı bu Alp ErTunga Aslanlarla güreşirdi Hele at üstünde şaha kalkınca Ordularla vuruşurdu Meydanlarda bastırdı mı sıcaklar Yar diyerek kılıcını kucaklar Bazen yaktı, bazen yıktı ocaklar Rüzgâr ile yarışırdı Cepheden cepheye koştu ha koştu Şimdi gelin görün ne hale düştü Ecel şerbetini kan ile işti Son-u bilse barışırdı Bu kavgalar savaşlar, gün gelip BİTECEK Mİ? İnsanı YUTACAK MI? görülen kara DÜŞLER Dinmiyor gözde YAŞLAR, kan ile gül mü Açar? Kesik binlerce baştan, nice burçlar YAPILDI. Çok yollardan SAPILDI tarih kanla YAZILDI Akıllara KAZILDI, nesiller onu Biçer Keyhüsrev …..İran’dan Turan’a …….Getirdi payitahtı ………Bütün derdi ………..Alp Er’i bulmaktı Her yerde arar Herkese sorar ……..Halbuki ……….Turan Padişahı Alp Er Tunga Aç ….Susuz …….Dolaşır ……….Dağ başında …………Bir mağarayı ……………Kendine ev yapar Bu mağarada İnsanlardan uzak yaşayan Hûm adında biri vardı Alp Er Tunga Tanrıya yakarışını duyan Hum, ………..Yakarışların Türkçe olmasından …………..Bu yakaranın …………….‘’Alp Er’den başkası olamaz’’ ………………...Diyerek saldırdı. Suya atlayıp Hûm’un elinden Kurtulmaya kurtulur da Neler olacak sonunda Hele okuyup da öğrenelim… UNUT beni, kendini, ben var iken iktiDARDA UNUTma sakın beni, yalnız kalırsam DARDA. ER-DİM er meydanında, ordularla BİRLEŞTİM ERDİM, düştüm, çürüdüm, nihayet ben BİR-LEŞTİM Suya atlar Alp Er Tunga Keyhüsrev; Bir hileyle Sudan çıkartır… Türk Kağan saklandığı kayalıktan çıkamaz Hem yiğit bir insanı acı, hüsran yıkamaz Kendi kendinden bile utanırken bakamaz ……..Geldi Keyhüsrev aldı canı Alp er Kağan’ın ……..Kim yener kral o olacak, meydan boğanın * Bir başka rivayete göre de Keyhüsrev, Alp Er adına bir şölen düzenleyip davet eder. Davete katılan Turan Kağanını hileyle öldürür. Her Şeyin Bir başı Bir de sonu var. Öfkeli tüm sonlar Kinle akan kanlar Öldürülen her canlar Anlatsam acep kim anlar… Bütün Turan Yurdu yasa boğuldu Yürekler yaslıdır yiğitler ağlar Ağlar viran olmuş koca ulusu Ulusu yıkan öfkeler nerede Nerede hani kükreyen aslan Aslanlık kar etmiyor çakalın yanında Yanında cihan olsa da eğer Eğersiz küheylana benzer… Türkler Ağıt törenlerinde kopuz çalan ozanların seslendirdiği ağıtılar söyleyerek ‘’Ağt törenleri’’ yaparlarmış. Aşağıdaki ağıt da Alp Er Tunga için söylenmiş ve Kaşgarlı Mahmut’un, Lugat-ı Türk’e, oradan da günümüze kadar gelmiş şeklidir. Buradan da geleceğe söylenerek sürecektir. Orijinali ………………………………………….Bugünkü anlamı Alp Er Tunga öldi mü……………………….. (Alp Er Tunga öldü mü, ) İsiz ajun kaldı mu …………………….…..……(Kötü dünya kaldı mı, ) Ödlek öçin aldı mu ………………………….……(Felek öcün aldı mı) Emdi yürek yırtılur…………………………..……. (Artık yürek yırtılır.) Ödlek yarag közetti …….………………………(Felek fırsat gözetti, ) Ogrı tuzak uzattı………………………………… (Gizli tuzak uzattı, ) Begler begin azıttı……………..…………….. (Beyler beyin şaşırttı;) Kaçsa kah kurtulur …………………….…….(Kaçsa nasıl kurtulur?) Ulşıp eren börleyü ………………………………(Uludu erler kurtça, ) Yırtıp yaka urlayu ..…………….……………...(Bağırıp yırttılar yaka, ) Sıkrıp üni yurlayu …………….…….…….…..…….(Çığırdılar ıslıkla, ) Sıgtap közi örtülür …………………….……...(Yaştan gözler örtülür.) Beyler atın argurup ……………………………(Beyler atlarını yordu) Kadgu anı turgurup……………………………(Kaygı onları durdurdu) Mengzi yüzi sargarıp………………………..(benizleri yüzleri sarardı) Körküm angar türtülür………………………….(Sanki safran dürtülür) Ödlek arıg kevredi …………………………….(Zamane hep bozuldu, ) Yunçıg yavuz tavradı………………………… (Zayıf tembel güçlendi, ) Erdem yeme savradı…………………………..…. (Erdem yine azaldı, ) Ajun begi çertilür………………………………..… (Acun beyi yok olur.) Bilge bögü yunçıdı………… ………………….(Bilge bilgin yoksul oldu, ) Ajun atı yençidi ……………………………..….….(Acun atı azgın oldu, ) Erdem eti tmçıdı ……….…………………….…..(Erdem eti çürük oldu, ) Yerge tegip sürtülür………………………………. (Yere değip sürtülür.) Ödlek küni tavratur …………………..……(Felek günü davrandırır) Yalınguk küçin kevretti…………..….……( İnsanın gücünü gevşetir) Erdin ajun sevritür……………………..…..(Dünyanın erlerini azaltır) Kaçsa takı ertülür……………………..……(Kaçsa dahi ölüm yetişir) Öğreyüki mındag ok …………………..(Zamanın göreneği böyle işte) Mında adın tıldag ok……………………(Bundan başka sebep de var) Atsa ajun ograp ok ………………………………(Dünya gelip ok atsa) Taglar başı kertillür……………………………….(Dağlar başı kertilür) Könglüm içün örtedi ………………….……….(Gönlüm ta içten yandı) Yatmiş başıg kartaldı…………………………(Onulmuş yarayı kaşıdı) Keçmiş ödük irtedi ………..…………….………(Geçmiş günleri aradı) Tün kün geçip irtelür…………………………..(Tün gün geçer o aranır) Harun YİĞİT 10.Nisan 2010 |
Şiirlerinizle yüreklere yerleşiyorsunuz.
Kelimeleri konuşturuyor, mısraları coşturuyorsunuz.
Gönül bahçenizi de gönül bahçelerini de yeşertiyorsunuz.
Şiir gülleriniz ve gülistanınız her gün daha çiçekleniyor.
Başarılarınız daim olsun diyorum.
Selamlar.