Figanınla gülüyor, eleme göçüyorsun!Ne kalbin latifliğine malikim Ne hasretin bağrında nida eden bir sefilim, söyle kimim Kal’i anlamayan, hale yaban olan bu avareliğim kimin eseri söyle dinlerim Ne söylerim, bahtım için ayandır ahvalim, derdi nefeslenir, çileyi bade-i içerim Ne seyrine muhtaç olduğum ar Ne ruhumdan medet uman ibretli nazar, ey yar kim anlar Sessizliğin letafetindeki idrakim dalgaların insicamında haşyete öyle akar Hazan vakti, zemheri şahitti, müddeti nefes ki kalbe refakat etti, hal çekildi gitti Hicranın demindedir sine-i hal Hüzün, ruhumu kuşatıyor ey sessizliğin ülfetindeki yar Kar her demde halime yağar, sağanak umuda kanar, ne vakit açacak bahar Ne sözün kıdemi, ne sazın alıp götüren fevki, sazendenin hicran içinde zehrettiği Niye çok görüyorsun bir söyle Nefesin azizliğinde ikamet eğleyerek bir telaşa meyletme Ne ten, ne zevki âdem ve ne de edepten nasipsiz olan insani âlem halimde dem Tefekkür niye erdem, nasip kim için sabrı kıdem, sırrın kâtibi kim için aşkı kalem Ne yazılsa, dil sükûtla aklaşsa Pek latif olan ülfetli kalbin firak için hasrete şöyle kansa Anlamını kaybeden her ne varsa, şayet hakikatten uzaksa, o vakit kalp anlasa Dil sussa, hal unutsa, narın haşyeti kuşatsa, bu manada yaşamak bir umutsa anla Çekilmek, nefesi dürüp göçmek Mukadder olan zamanı beklemek, esinin rahlesinde ölmek Edebin her halini nefeslenerek yürümek, düşünmek muhayyile içinde yüzleşmek Ne vakit vaki olacaksa, mısraların dili halinde anlaşılmayınca, yazmak sızlatınca Mustafa CİLASUN |
Tebrikler.
Teşekkürler.
Saygılar.
Not:
Yazılar bölümüne yeni astığım YANILIYOR MUYUM ACABA? İsimli yazıma bakarsanız beğeneceksiniz
Selamlar…