RUHUM TEFEKKÜR KOKAR
Yazın ruhum tefekkür kokar,
Ilık bir rüzgâr kalbime akar, Ötelerin ötesine kokusunu saçar, Kurak gönüllerde çiçekler açar. Ekinler haykırdıkça haykırır, Hakkı tutup ayağa kaldırır, Başaklar ellerini açıp duâ eder, Hep hakkın yolundan gider. Kuşlar sabahları hatırımı sorar, Nur yüzlü Yusuflar rüyamı yorar. Bebekler, yürümeden emekler, Bulutlar güneşin yolunu bekler, Buharlaşıp yufka yüreklere yağar, İnce ruhlu insanın kalbine ağar. Gamsız insanlar başıboş dolaşır, Kuduz köpekler gibi etrafa dalaşır, Neden dolaştığını hiç bilmeyerek, Şeytanın zehirli yolundan giderek, Cahil insanlar hep hakka küfreder, Neden küfrettiğini düşünmeyerek, Hokkabaz yığınları İslâm’a saldırır, Okumuş dilbazlar cahili hep kandırır, Ateş çukurunda olduklarını bilmeyerek, Masum halkı, koyun sürüsü görerek. Adâlet terazisini yanlış tartanlar, Kendilerini ve düşüncelerini de Terazinin bir kefesine koyarlar, Diğer kefede olanları boğarlar, Sonunda tartılana adâlet derler, Haktan yoksun kararlar verirler, Arkalarına bakmadan giderler, Tartılanlar, gözü yaşlı kalır kefede, Bulamaz kendini anlatacak bir ifade. Unutma! Zihindekiler yansır aynaya, Hakikatleri görürsün bakınca aynaya. Karıncalar uzaklardan haber getirir, Ruhunu hakkın potasında iyice eritir. Deve kuşu hiç kaldırmaz başını kumdan, Karanlığı aydınlık sanıp düşer damdan, Tepesindeki güneşi ve ayı asla göremez, Batılı bırakıp da hakkın yoluna giremez. 05.06.2008 Sazlıdere |