YALNIZLAR SİRKİ
....
Bir rüzgar var tüyleri diken diken eden... Bir nefret var; varlığıyla da, yokluğuyla da hortlak benliğimi yiyip bitiren... ’kimsin sen?’ .... Sırtından inen her soğuk ter damlası için Verdiğim savaşı hatırladım bu gece... Ne de çok istemiştim kahrolmanı, Ne de çok yalvarmıştım Allah’a... Senden bir intikam uğruna... Yeryüzündeki onca oyundan sonra Denize bir şişe, içinde bir de not... Yazmıştım sevdiğim her şeyi sözüm ona... Senin tek bir zerre pişmanlığının uğruna Şahittim; Kendi zerrelerimin birer birer yok oluşuna ... Yavru kediler gibi bir o yana bir bu yana Sığıntıydım maskaralığımda... Taşın altına elini uzat diye bekledim onca sene Onca gece, altındakini gör istedim Gözünü semaya dikmişken, Ben orada, onca zaman bir bakışına hasrettim... Göçebe kuşlar gibi göçtün her sene Öyle aşinaydım ki gidişine, Söylesene; Bu dünyayı da terk edeceğini nereden bilebilirdim? Seni pişmanlıklar barına sokmaktı asıl niyetim Orada sarhoş edene kadar içirmek, Sonra da, sen nara atarken küçük mahallemizde; Tüm zemberek sözlerimi heybeme atıp, Kahkahalarımda sağır olmaktı tek isteğim... Oysa kendi zehrimin içinde beni terk ettin... Parçalarımı toparlama fırsatı dahi vermeden; Gittin... Bedenimi istila eden, Sırtımdan aşağıya süzülen bir ter damlası şimdi; Nefretim... ..... İşe yaradı... Kokusunu duydun nefretimin Geldin... Yüzümü yalayıp geçen rüzgara söyledim adını Hatıramda kalabilmen adına, Döktüm nefretimi; sensiz geçen her dakika... İyi ki geldin... Soytarılığın en uç noktasındayken sınırlara sınır katan beynim, Bu sarayın kralı olmaya geldin... Tatlı/tuzlu deniz suyu gibi Nefretimle sevgime ayak uydurmaya geldin Beni ayakta kalmam için ikna etmeye, Ölümün ağırlığını hafifletmeye, Yalnızlar Sirki’ne ’hoş geldin’... .... |
hmmm (:
welcome baby ;)