Unuttum!temmuz sıcağının dondurduğu yüreğimde fırtınalar koparken bir buluta binerek çekip gittin nazlı duruşunu yaslayarak gökyüzüne son bir kez el salladın yükseklerden bana temmuz’ların anlamını sordun:unuttum! yaşamın kıyısında durup öksüz bir çocuk gibi baktım arkandan ’gitme’ dedi bir ses ’henüz erken’ bu benim sesim değildi göyüzünde zaman bütün evrenin tıktaklarıyla ölçülür bana saatın anlamını sordun:unuttum! bir de saçların vardı karanlık ikiye bölünmüştü yorgunluktan biri bana düşmüştü adı ayrılık sende kalmıştı diğeri üstünde uzaktan dokunuşun kavruk el izleri yalnız yaşamlara eskilerden bir hatıra bana şimdiki adresimi sordun:unuttum! bir tarih gibi önümde şimdi yazdığın mektuplar sonu yenilgiyle bitmiş aşk savaşları bir taşın göğsüne kazılmış gibi satırlar uzmanıyım eski duyguları okumanın ellerinden tutup sararmış sayfalarda dolaşarak kirpiklerinden süzülmüş bir damlayı aradım bana gözyaşının anlamını sordun:unuttum! yüreğinin kıyısına sığınmıştım bu benim yalnızlığım turnalar geçiyordu üzerimden mavi karanlıklara kanatlarında yitik sevdaların esmerliği bir de özlemi resmeden öpüş izleri dudaklarındaki sihiri çözemedim bir türlü bana sıcacık bir öpücüğün anlamını sordun:unuttum! bilirdim çöl sıcağında çatlamış ellerin acısını yalnızlığına örtünürdüm hem gece hem gündüz sıyırıp üzerinden apansız gittin adına çiçek demiştim her mevsim arsızca açan kış yorgunu dallarıma işlemişti bütün renklerin bir de ilkyaz öncesi filizkıran fırtınası bir de kardelen... bana kardelenin anlamını sordun:unuttum! akıp giden bir nehrin çakıllarında kaldı susuzluğum dudaklarımda kuraklığın yara izleri bir özlem mengenesinde çarmıha geriliyken yüreğimi ezip geçti hırçın adımlar bilmem ki nereye taşır bu yolculuk seni bana yolculuğun anlamını sordun:unuttum! kendi tutsaklığında bir insanın yalnızlığı bumerang gibi vurur kendini her kalabalıkta ak düşmüş saçlarım sokaklarında dolaşırken dölsüz çocukların seslerinde boğuldum bana adımın anlamını sordun:unuttum! Mehmet Ali Yazıcı |
unutmamak ve unutulmamak dileğimle .