Bekle İstanbul...Nice sevdalılara yarenlik etmiş İstanbul !.. Yüreğimde tüten aşk... Uzaktaki sevgili... Martılar ve deniz. Boğaziçi ve Kızkulesi... Ahh İstanbul… Ahh... Geleceğim bir gün sana, Geleceğim bir gün kollarına… Bırakırken ruhumu ve bedenimi kollarına. Al işte İstanbul… Geldim sana diyeceğim. Ne yapacaksan yap… İster sev, ister öldür beni. İster hapset Kızkulesi’ne, İster Galata’ dan at. Yüzünü görecek küçük bir pencere yeter bana… Ahh İstanbul ne çok özledim seni. Sanki yıllardır çekiyorum özlemini. Ayrı bir dünyasın sen İstanbul Ayrı bir yaşam kaynağı… Canım, kanım, nefesim… Sesim sensin İstanbul. Kesiliyor sensiz nefesim Güneşi bile göremiyorum efkarımdan. Ne büyük, ne güzel, ne yücesin sen İstanbul... Kim bilir kaç aşığı düşürdün peşine yakamozlarda… Kim bilir kaç geceler boyu yandı Boğaziçi özleminden… Hangi aşıklar küsüp gittiler senden? Kaç aşık buluştu koynunda? Ah İstanbul ah… Şimdi sende olmak vardı… Seninle olmak vardı yağmurlar düşerken toprağa… Isıtan nisan güneşinin altında tutmak ellerinden, Bakmak gözlerinin içine. Öpmek avuçlarını… Ahh İstanbul... Hem uzak, hem yakınsın… Biliyorsun. Gökyüzü kadar yakın, Rüyalarım kadar uzaksın bana. Ne ayaklarım tutuyor yolları, Ne gözüm kesiyor bulutları. Gelmek istiyorum… Yanında olmak… hep seninle olmak istiyorum. Gelemiyorum İstanbul. Gelemiyorum sana… Bir an önce kavuşmak itiyorum !.. Olmuyor… Ama olmuyor işte! Engeller var aramızda İstanbul… Engeller. Gün, ay, yıl… hep engel bana. Ne günler uyuyor bana , Ne aylar… Ama şunu bil ki geleceğim bir gün sana. Kavuşacağız boğazın kıyısında Belki Yedikule zindanlarında Belki Yerebatan sarnıcında. Bekle İstanbul… bekle… Geleceğim sana… En büyük kavuşmaların, En büyük ayrılıkların yaşandığı şehir… Bekle beni… Geleceğim sana. Salaş bir meyhanede İki duble rakımı içeceğim boğazın soğuk sularıyla karıştırdığım. Bulutlardan meze yapacağım, Kokuların çerezim olacak İstanbul. Seni yudumlayacağım kadehimde. Her yudumda seni içeceğim iliklerime dek. Çekeceğim kokunu içime. Kalbim İstanbul atacak… Damarlarımda dolaşacak serin suları boğazın, Gözlerimde Sultanahmet aydınlığı… Ah İstanbul ah…. Gelemedim sana. Duyamadım kokunu. Sarılamadım inciler dizili gerdanına… Fısıldayamadım kulaklarına seni sevdiğimi. Ne vapurda bir gazoz içebildim senle, ne de bir simit yiyebildim. Kağıt helvası bile yiyemedim ellerinden. Bekle İstanbul…bekle… Bir kere de olsa, Yarım günlüğüne de olsa, Geleceğim sana. Göçüp gitmeden dünyadan Atılacağım kollarına… Bekle İstanbul bekle… Geleceğim bir gün sana… Günay Özdemir mayısaonüçkaldı merSİNop |
Saygı ve selamlarımı yolladım.