AŞK, BENDEN SANA MİRASÖnceleri kımıldar, usul usul yoklardın. Yok sayardım nedense, sana dâir hâlleri. Sonra aldın yürüdün, kesilmedi hiç ardın, Duramadım önünde, yıkıp geçtin halları. “Kaçamazsın.” der gibi, çıkıp durdun karşıma. Bazen aldın sazını, ahvâlinden dem vurdun, Tutumuma diklendin, günü çaldın başıma Ve kader tezgâhına, kirmen diye savurdun. Anladım ki; kaçış yok. Kök salıp yüreğime, Bünyeme nüfuz ettin. Ben hep sende solurum. Sen bakma; “Ben, eski ben değilim.”dediğime… Mısralara nakşolup, kokunda kaybolurum. Şifreyi çözdün artık, tercih sana kalıyor; Ya ömrünce çekecek ya çekip gideceksin… Hiçliğinde kaybolan, nereden yol buluyor? Ben nasıl yaşadımsa, sen de öğreneceksin. Attığın her adımda, aldığın her nefeste, Süzdüğün şarkılarda büyüsün firâkımız. İçine doğru yürü, duygulardır berceste. Göreceksin; “Biz değil, büyük olan aşkımız.” Müsterihim. Ölsemde gam yemem. Anlasana! Ben sevdânın tayfından, ruhuna akıyorum. Devir teslim zamânı geldi çattı, al sana; Bu aşkın kalemini, mîrâs bırakıyorum. 13-04-2010 |
Ancak sayfa dizaynı konusuna biraz eğilmenizi tavsiye ediyorum.
Çünkü bazı noktalamalar ve mısralar görünüş olarak pek güzel durmuyor.
Şiir, kuralıyla, kurgusu ve biçimiyle güzel bir eser.