Sürgüntanrı buyruğuydu varlığıma biçilen ebedi dehlizinden geçit verilirken ne kadar saftı var oluşum sevdanın zincirleriyle bağlanıp yer ve gök arasına sürgün edilirken gün batımını yakalayan bir ağaç gövdesine sığınıyorum özümden çekilenler kuru toprağa hayat veriyor rüzgâr dokunan dallarım kızıllığa uzanışım an ve an yitirilenlerle yavaş yavaş kuruyorum taş kesiliyor çaresizliğim saplanıp kaldığım bozkır yamaçlarında hüzün gözyaşlarımı döküyorum parçası olamadığım yeryüzünde yalnız sürgünlüğüme haykırıyorum tanrıya yalvarıyorum yalvarıyorum bitsin diye . . . b@r@n |