MEZARLIKLAR
Mezarlıktan inip kalkar bütün böcekler,
Yaşamını bir haftaya sığdırır kelebekler, Kuşlar kanat çırpar, arılar hedef seçer, Tükenmez denilen ömür çabucak geçer. Böcekler mesken edinir mezarlıkları, Kötülükler maske takar karanlıkları, Bir huşu, bir tevhit, bir tekbir nidası, Hiç eksilmez mezarlıkların ilahi hüdası. Çiçekler sizi büyük bir neşeyle karşılar, İbretlik kefenlerle dolup taşar çarşılar, Gülmek isteyen güler, ağlamak isteyen ağlar, Cennetin güzel cemaline, seni amelin bağlar. Mezarlıkta deliye her gün bayram derler, Hakkı bırakıp şeytanın yolundan giderler, Ağlanacak hallerine akıllılar hep gülerler, Bindikleri gemiyi batırmak için delerler. Arılar şifalı ballarını kanatlarında taşır, Beyhude geçen ömrün seni alnından kaşır. Kabirde yatan insanlara bir Fatiha okunur, Salih amele cennet bahçesinin ruhu dokunur. Mezar taşları hakkı haykırır hiç durmadan, Bize bakın da ibret alın derler usanmadan. Bizler neden ölüm ve mezarlıktan korkarız? Sonsuzluğa uçunca mı bir damla gözyaşı dökeriz? Siyah gözlüklerin arkasına ölümü saklarız, Yakınlarımız ölünce ancak ölümü hatırlarız. Biz, hakikatlerden daha ne kadar kaçacağız? Dirilten ölümden daha ne kadar kaçacağız? Kur’an ışığından daha ne kadar kaçacağız? Sünneti seniyyeden daha ne kadar kaçacağız? İslam’ın nurundan daha ne kadar kaçacağız? Aydınlıklardan daha ne kadar kaçacağız? Öldüren hayattan daha ne kadar kaçacağız? Kendimizden daha ne kadar kaçacağız? Mezarlıklar gün gibi başucumuzda dururken, Ağlanacak halimizi yaşam bize unuttururken, Biz, İslam’la ölüm döşeğinde mi tanışacağız? Bizlere sonsuz nimetler vereni hatırlayacağız. 05.06.2008 Sazlıdere/Akdağmadeni |