Konduk,göçeceğiz.......
Hangi umuda gidişle,hüsran dönüşler çakıştı sende
izleride kalmamış meçhûl merdivenlerinde nefes aldılar,ali kıranlarla üryan düşenler aynı eyvanında kaç hırsı saklarsın,toprak olan mızrak saplarında nerede,haşmet-i atlas livas’lıların nerde..... sekiz beygir çeker,tuğralı arabaların gümüşten tekerleri amber kokulu,constantinople armağan hint dilberleri sıçan yuvalarında gizli şimdi,sevdaya işaret mendilleri çobanın hançerine sap belkide,zulmün bilek kemikleri fukarada kan,sende altın akan,olukların nerede..... yoksa senmiydin söyle;zühre yıldızlarını erken doğduran vermeden bergüzarını yavukluya,kaytanı kışa boğduran duvarlarında yapışık şimdi,açık gözün son izi neden ezalarını biz çekeriz tarihin,sizin olur kültürü nerede divan-ı defterlerin,emre lûtuf divitlerin nerede.... çorbana çeşniydi çin-i baharatın,zevkine yemen-i kahven lale-yi devirler yaşadın,uzaklarda çelikler dönerken kaç cana bedel olurdu,o iki hükm-ü dudak oynarken çığlıklar gömüde sende bilirim,duydum çoban aldatanlar söylerken nerede zapta geçenlerle,kütüklere çizilmeyenlerin nerede.... feth etmedende sevilir bu alem,doğru çıktımı şimdi Hayyam biri kirli fıçıcı,biri pis şarapçı kuralsız, yaşarlarken kadısız piramit ustaların verdide şekil,bozkırda kalmadınmı yalınız Yunus’un asası kaç sikkeydi o zaman,şimdi ederi anlayana sayısız nerede çıkınlarda saklanmış,yakılmamış kınaların nerede... nice son fermanlara rüzğâr tınılarıyla gülen Anadolu’um esâmesi varmı şimdi,hırsın makamın arzu-yu boyunduruğun yıldızların gene doğar geceleri,kalem serserilerine verir ilhamın çulsuz derler bize,kul olup gölgeye sığınan, çuldaki zavallılar seni,kavram-ı mülkiyeti olmayan anlar,birde diplomasız diplomalılar...........Kasım |
-gerçekten...